30 Ekim 2007 Salı

Morph Ball Acquired


Morph Ball da nedir diyenlere; doozo.

Günün Kelimesi

yalayan ölüler
1. (isim) "Yaşayan ölüler" yazmak yerine klavyede ş ve l'nin yanyana bulunmasından dolayı yazılabilmesi içten bile olmayan hatalı ibare.
2. (isim) Korkunç mu yoksa komik mi tam olarak anlaşılamayan saçma bir durum. (Örn:
- İçeriden garip sesler geliyor sanarak 10 dakika kapıda ne yapacağımızı tartıştık.
- Ee sonuçta ne çıktı?
- Yalayan ölüler.)
Uyduran: Saygın

Blog'un akıbeti

Kaç gündür bloga birşeyler yazamıyorum. Hatta bir ara acaba kapamalı mıyım diye düşündüm. Birşey yazmadığım bu esnada 6 kişi telefonla 1 kişi de facebook'ta mesaj yöntemi ile "bloguna birşey yazmıyorsun, iyi misin, hayatta mısın" diye benimle iletişim kurdu. Bu bağlamda sanırsam yazmaya devam etmeliyim. Aslında hayatta pek çok şey oluyor buraya yazılası, ama herhalde ben yazma isteğimi yitirdim. Fotoğraf makinem bozuldu, resim de çekemiyorum. Belki temsili illüstrasyonlar yapmalıyım, hmm... Örneğin ben bloga yazmazken neler oldu, rakamlarla geçen günler;

* Hastalandım ve hasta yattım ÜÇ gün kadar.
* Ardından BİR kez Talip hastalanır gibi oldu ama ucundan sıyırdı.
* Kaza yaptım. İstinye'de BiR yokuştan inerken araba ıslak yolda kaydı ve sağ ön teker kaldırıma çarparak içeri doğru yamuldu. Araba servisi çekildi.
* Servis bana arabanın kilometre sayacı ile oynandığını söyledi (tahminen ELLİ BİN ila YÜZ BİN kilometre arası), kazıklanmışım.
* İstanbul'dan SEKSEN kilometre uzağa Terkos dolaylarında bir tepeye gittik, ağaçlar altında ve çimler üzerinde piknik yaptık.
* BİR ceviz ağacından ceviz topladık akabinde ve kırıp yedik.
* İKİ kere Bakırköy'e gittim, BİR keresinde dolaşmak diğer keresinde eşya almak için.
* BİR Trendshow'a katıldık, kötüydü bence genel olarak bu sene. Talip rehber öğretmen olduğu için "işte gençliğin hali" belgeseli çekti adeta fuarda.
* Trabzon'dan gelen BİR arkadaşı ağırladık.
* YİRMİ DOKUZ Ekim kutlama çılgınlığı sırasında Karaköy Güllüoğlu'nda baklava yiyiyorduk, ardından deniz kenarı ve havai fişek gösterisi izledik şansa.

Plusv.2 Hatırası




Bunu da Tan çizmiş, gerçi ben erken ayrıldığımdan onu göremedim. Tıkla büyüt...

22 Ekim 2007 Pazartesi

Strange Days

Cuma gecesi geç saatlerde TV'ye bakıyorduk ki Exorcist 3 filmine denk geldik. Sonra Cumartesi ve Pazar gecesini ateşlenerek kabus görerek geçirdim. Bu sabah da e-maillerime bakarken böyle birşey gördüm.



İlk geceki kabusta hiç bitmeyen bir Picross (Kare Karalamaca) yapıyordum. Bir türlü bitmiyor ve sürekli yanlış çıkıyordu. Gece boyunca bunu yaptım. İkinci gece ise daha korkunç bir kabus gördüm ama onu anlatmayacağım. Sabah çok erken kalkıp haberleri izledim, içim daha da bunaldı. Velhasıl garip bir hafta başlangıcı.

19 Ekim 2007 Cuma

Günün Kelimesi

55562836 (ya da 555MATEM)
(isim) Cep telefonunu evde unuttuğun ve gün boyunca kimsenin sana ulaşamayacağı gibi, kimsenin de telefonunu ezbere bilmediğini farkettiğin durum. (Örn:
- Eee cep telefonunu evde bıraktıysan sevgilin nasıl ulaşacak sana.
- 555MATEM.)

18 Ekim 2007 Perşembe

İş Bankası'na Çektiğim Faks

7/10

robocub@çim:
helo afrika tel mi hav yu duin
Sercan:
7/10
robocub@çim:
e guzel
Sercan:
evet ortalamanın üzerinde

Günün Kelimesi

malerjik reaksiyon
(isim) İsmi M ile başlayan bazı kişilere karşı uyuz olma durumu. (Örn:
- Nasıl gidiyor, iş ne durumda?
- Nasıl olsun işte, malerjik reaksiyon devam ediyor.)

Rakamlarla Geçen Hafta

* YİRMİ SEKİZ sayfalık ÜÇ YÜZ ON tane fanzin'i printer'dan çıkardık, İKİ kartuş, İKİşer kere doldurularak ancak yetti.
* Free Shop'tan DÖRT şişe aynı parfümden aldım eşe dosta hediye.
* ÜÇ kutu çikolata yedik, hayır bi' sn DÖRT.
* Frankfurt havaalanında İKİ saat Singapore Airlines geçidini izledim, uzakdoğululara doydum adeta.
* Facebook'taki kişi sayım YÜZ ELLİ ÜÇe ulaşmış göz açıp kapayıncaya dek.
* Ayın YİRMİ ALTIsında Plusv2 buluşması yapıyoruz, vay be BEŞ sene sonra ekip toparlanıyor.
* SEKİZ koli giysi ayırdım, tshirt, kazak, mont, ne bulursam. Kars'ta bazı okullara gidecekler.
* Steam'den İKİ oyun hediye geldi, Half-Life 2 ve Episode 1.
* BİR Trendshow belası daha başladı.

İstek Şarkı

Şarkıların sözlerini Türkçe'ye çevirmek sanki defterlere Blue Jean çıkartmaları yapıştırmak gibi liseden kalma bir alışkanlık gibi geliyor insana. Ama işte günün mood'umu yansıtan istek şarkısı; Depeche Mode - A Question of Lust

Bu bir şehvet meselesi
Bu bir güven meselesi
Bu inşa ettiğimiz herşeyin
Toza dönüşmesine
İzin vermeme meselesi
Tüm bunlar ve daha fazlası
Bizi bir arada tutuyor

Kumkapı Hatırası

Aaa ama fotoğraflar nerede?

16 Ekim 2007 Salı

Zaman Katli

İzle: Sleeping Cat (ahaha bu ne ya, ben de gülmekten yere düşecektim)
İzle: Indian Thriller

Mıncıkla: Neon Bible

Bak: 'Bearly' Hanging On
Bak: Top 40 Demotivational Posters
Bak: World Clock

Oku: What is a pack of post-it doing inside Japanese Chewing Gum Box?

WTF is the point in anything we do at all?

Rumeli Kavağı

Rumeli Kavağı'ndan anlamsız fotoğraflar;


Bir adet de anlamlı fotoğraf;

Ana fikir; bu mevsimde Rumeli yerine Anadolu Kavağı'nı tercih edin...

Güz Temizliği

Yeni bir mevsim, yeni projeler, hayatta bazı yeni düzenlemeler. Bunun bloga da yansıması tabiki kaçınılmaz. Şöyle ki;

* Zip'lenmiş Film Özetleri, Birden Aklıma Geldi'nin içine girdi. Artık film özeti zipleyeceğimi sanmıyorum. İlk yaptığımda komik bir fikirdi ama devam ettirilirse biraz soğurmuş gibi geldi.
* Günün Tavsiyeleri, Birden Aklıma Geldi'ye taşındı. Onlara da devam etmeyeceğim, ben kimim ki insanlara tavsiye veriyorum, kendi hayatıma bakayım öncelikle, peh...
* 12 adet Link Kuyusu ile 13 adet Zaman Katli, Zaman Katli ismi altında birleşti. Zaten benzeşiyorlardı, neden ayrılar diye düşündüm, cevap bulamadım.

Evet sanırsam, şimdilik bu kadar yeter.

10 Ekim 2007 Çarşamba

Haftasonu Planları ve Gerçekleşme Olasılıkları

* Frankfurt'a git. (YÜKSEK)

Tembelsiniz! (Ya da En İyi Savunma Saldırıdır)

Bir süredir blogu gayet ihmal ettiğim ve pekbirşey yazmadığımdan ve gelen en son yorumlardan ve MSN konuşmalarından gördüğüm kadarıyla tanıdığım (ve tanımadığım) blog okuyucuları buna tepki verdiğinden hemen zeytinyağı gibi üste çıkacak bir formül geliştirdim. Savunma yapacağıma direk saldırı yapacağım. Bir diğer deyişle kahvedeyim mahvedeyim diyecektim direk mahvedeyim dedim.

Tembelsiniz! Evet evet, aynen öyle. Bakınız bugüne kadar bu blog'a 354 yazı yazmışım (işte bu da 355). Ancak okuyuculardan gelen yorum adedi sadece 273! Yani 1.3 yazıya bir yorum düşüyor. Halbuki haftasonlarını saymazsak günde ortalama 50 farklı ziyaretçi geliyor (haftasonları bu sayı 20-30 arasına geriliyor). Peki nerde bu insanlar, iki satır karalasalar ya.

Rekor da 15 yorum ile sakalımın nasıl kesilmesi gerektiğine karar verdiğiniz yazı olmuş. İşte demokrasinin ve çok sesliliğin gücü, bir insan bile fark yaratabilir, siz yeter ki yazın, aslansınız, kaplansınız, kesseler acımaz, öldürseler ölmezsiniz (gazz gazz).

Bir diğer yandan ofis işlerimin 2-3 katına çıkması ile internette bile sörf yapamaz haldeyim. Sadece arada facebook'a girip bir puzzle falan çözüyorum, bir de gelen vampirdir, kurtadamdır, zombidir saldırılarını "ignore" ediyorum. Akşamları da bilgisayar karşısına pek geçemiyorum. WoW hesabımı bile kapattım, oradan anlayın.

Özetlerin ardından sabaha karşı Frankfurt'a yola çıkıyorum. Umarım bayramdan sonra bu blog'u dolduracak malzeme ile görüşeceğiz.

8 Ekim 2007 Pazartesi

Frankfurt Yolcusu

Freeshop siparişlerinizi iletiniz.

Günün Kelimesi

hedef abarştmak
(fiil) Bir hedefi şuursuzluk içinde abartarak aşıp/şaşıp gitmek. (Örn:
- Haftasonu Çınaraltı'nda öğle yemeği diye çıktık, Sarıyer'de akşam yemeği yedik.
- Hedef abarştmışsınız.)

Sarıyer Hatırası

Cumartesi günü fotoğraf makinem;

Pazar günü fotoğraf makinem;

Artık mor çekiyor.

5 Ekim 2007 Cuma

Hırsızlar!

robocub@dmx:
http://www.arsebook.org/
Sercan:
aa nassı yani
Sercan:
fikrimi çalmışlar
robocub@dmx:
gir bak
Sercan:
oh be
Sercan:
bir an endişelenmiştim

(anlamayanlar, bakınız Çarşamba'nın kelimesi)

Haftasonu Planları ve Gerçekleşme Olasılıkları

* Dergiyi bitir. (YÜKSEK)
* Kısır, kek ve dolma yap, herkesi çağır ve dergi katlama ve zımbalama partisi düzenle. (YÜKSEK)
* Evdeki dolapları toparla, atılacakları at. (OLASI)
* Sinemaya git. (I Pronounce You Chuck and Larry) (OLASI)
* Elinde kalan tek freelance işi sonuçlandır. (DÜŞÜK)
* Haftasonunu Flash oyun ve/veya vektörel logo ayıklayarak geçir. (NE ALAKA)
* Talip'te miskin miskin yat. (YÜKSEK)
* Arabaya atlayıp şehre yakın bir sayfiye yerine gazla. (OLASI)

4 Ekim 2007 Perşembe

Teşekkürler Joss Whedon!

Sonunda dualarımız kabul oldu ve Joss Whedon Buffy'nin sekizinci sezonunu çizgi roman olarak yazıp yayınlatmaya karar kıldı. Türkiye'de satılmadığı için tahminen paylaşım programlarından medet umacağız. Ama olsun Buffy olsun da taştan olsun...


Pastarito Hatırası


3 Ekim 2007 Çarşamba

Eski Bir Dostu Yeniden Hatırlama

Geçen bir linkten Buffy'e denk geldim ve şu klasik bölümü hatırladım; Once More With Feeling. Tek tek buldum tüm bölümdeki şarkıları ve gün boyu dinledim. Acayip özlemişim Buffy'i, 7 sezonu baştan sona bir kez daha izlemem yakındır.

* Buffy - Going Through the Motions
* Scooby Gang - I've Got A Theory
* Unknown - Parking Ticket
* Xander & Anya - I'll Never Tell
* Tara - I'm Under Your Spell
* Spike - Rest in Peace
* Dawn & Sweet - Dawn's Lament/What You Feel
* Giles & Tara - Standing in the Way/I'm Under Your Spell(Reprise)
* Scooby Gang & Spike & Sweet - Walk Through the Fire
* Buffy - Something to Sing About
* Scooby Gang & Dawn & Spike - Where Do We Go From Here?

Masaüstümden Seçmeler

Bilen bilir ben herşeyi masaüstüne kaydeden biriyim. Tüm dokümanlarımı, netten gördüğüm herşeyi, üzerinde çalıştığım dosyaları, vs, kısacası elime ne geçerse masaüstüme atıyorum. Tüm ekranım dolunca da hemen bir dizin açıp herşeyi içine atıyor, dizini arşiv klasörüme atıyor ve yeni ve tertemiz bir masaüstüne yelken açıyorum. Bu tabiki daha önce kaydettiğimi bildiğim birşeyi aradığımda tam bir kabusa dönüşüyor. İkinci garip olan ise masaüstümde ne zaman, niçin ve nereden kaydettiğimi bilmediğim resim, video ve dokümanlar buluyor olmam. Örneğin demin masaüstümü temizledim ve bunları buldum. Neydi bunlar ve niye kaydetmiştim?




Rakamlarla Geçen Hafta

* İKİ dergi için iş ürettim, BİRi fanzin, BİRi online.
* İKİ site projesine ilk adımı attık, gerisi hızla geliyor.
* Elder Scrolls DÖRT'ü kutiye gösterirken kendim sardırdım.
* BEŞ saat Chocobo Tales oynadım ofiste, yuh diyorum amma bağlayıcı bir oyunmuş.
* Facebook'ta günlük geçirdiğim saat sayısı İKİ'ye çıkmıştır herhalde.
* İş Bankası'ndaki ÜÇ hesabımı uzun uğraşılar sonucu BİR'e indirdim. Kahrolsun banka bürokrasisi.
* Uzun süreden sonra BİR mmo kanıma girdi ama pis Nünnü caydırdı beni, zaten daha çıkmasına varmış.
* OTUZ dakika kadar abimleri ve kuzenlerimi gördüm.
* Evden kurtlanmış BEŞ torba hububat attım. Demekki balkondaki dolap o işe yarıyormuş, hmm...

Günün Kelimesi

assbook
(isim) Kimlerle nerede, ne zaman ve ne şekilde seks yaptığınızın hayali arşivi. (Örn:
- Eee nasıl geçti dün gece?
- Artık o çocuğu da assbook'uma ekleyebiliriz.
- Haddi be!
)
Dip Not: Madem facebook bu kadar ilgi görüyor assbook diye bişi yapılsa o da görmez mi?

İstek Şarkı

Şarkıların sözlerini Türkçe'ye çevirmek sanki defterlere Blue Jean çıkartmaları yapıştırmak gibi liseden kalma bir alışkanlık gibi geliyor insana. Ama işte günün mood'umu yansıtan istek şarkısı;
Faithless - We Come 1

Hayatımdaki tüm gizli tadlar
Sen olmayınca acı tohumlara
Ve zehirli yapraklara dönüşüyor
...
Bu kolların bir amacı yok
Bir kuş gibi çırpıyorum
Huzursuzum çünkü
Ben sol gözüm
Sen ise sağ
Çarpışmamız delilik olmaz mı?

2 Ekim 2007 Salı

İş Bankası Sorunsalı

Son bir haftadır taksit taksit İş Bankası yüzünden çıldırma aşamasına geldim. İşte hikayesi;

Araba aldıktan sonra köprüden ilk geçişimde OGS'ye başvurmaya karar verdim. Gişelerden önce İş Bankası'nın OGS kulübesi mevcuttu. Hızlıca formu doldurdum. Bu arada İş Bankası'nda önceden bir hesabım olduğu ortaya çıktı. Nitekim 9 sene önce Şişli'de otururken Pangaltı şubesinde açmış olduğum bir hesaptı. Böylece işlemler daha hızlı olacaktır. Formu doldururken "Maximum Kart ister misiniz?" sorusuna da evet dedim. Buraya kadar herşey normal.

Bir hafta sonra kartım geldi. Aslında kullanmayı pek düşünmüyordum ama yanımda bulunsun mantığı çerçevesinde cüzdana attım. Nitekim yaz tatilinde bonus kartımın limitinin zorlanması nedeni ile kullandım. Kabus geri döndüğümde başladı.

Kendi kendime dedim ki madem kullanmaya başladım bu kartı, internet şubesini de kullanayım. 444 02 02'yi aradım ve bir süre menülerde boğuştuktan sonra ulaştığım operatörden hesabımın "interaktif" özelliğinin kapalı olduğunu ve şubemden açtırmam gerektiğini öğrendim. Zaten en başta hesaplarda niye böyle bir özellik olduğuna dair operatörü bir süre kastırdıktan sonra telefonu kapattım. Pangaltı şubesi ile uğraşmak istemediğim için bana en yakın şubeden bir hesap açtırayım ve kartı buraya geçirip Pangaltı'daki hesabı da kapatayım diye düşündüm saf saf. Tepe Nautilus'a gidip bir hesap açtırdım ve Pangaltı'daki hesabı buraya geçirmek istediğimi söyledim. Gişedeki bayan Pangaltı'daki hesabın "kılavuz hesabı" olduğunu ve kapatılma, geçirilme işleminin o şubeden yapılabileceğini söyledi. Aslında Talip'in evine yakın olmasına rağmen inadım tutmuştu bir kere. "Hanımefendi, herhalde dediklerimi anlamadınız, eğer o şubeye gidebiliyor olsam zaten burada bir hesap açtırmam." Sonuçta faks üzerinden talimat gönderebileceğim çözümü üretildi. Ofise geldim. Pangaltı şubesine faks ile bir talimat geçtim. İlerleyen günlerde 444 02 02'yi bir kez daha aradım. Tabiki kılavuz hesabım devredilmemiş ve kapatılmamıştı. Yarım gün boyunca Pangaltı şubesini aradım. Her seferinde telefonu açan santralden sekreteryaya bağlanıyor ve kimse açmıyordu. Sekreteryadan vazgeçerek rastgele dahililer denedim ve sonuçta birine ulaşmayı başardım. Sorun talimattaki imzam ile sistemde kayıtlı imzamın tutmamasıydı. Sonuçta 9 senelik bir hesap olduğu için adamlara suç bulmadım. İmzamı değiştirmek için en yakın İş Bankası şubesine gitmem gerekiyordu.

Tıpış tıpış Nautilus'a geldim. Sistemdeki imzamı kontrol ettim ve sinirlerim tepeme çıktı, keza imzam 9 senedir hiç değişmemişti. Üstelik internete giremediğim için kartımdaki harcamaları bile göremiyordum. Bu arada bardağı taşıran son damla oldu ve oradaki kadın bana kartımın KIZILTOPRAK şubesine bağlı olduğunu söyledi! (Kızıltoprak neresi, nasıl yani, neler oluyor??) Kadına Kızıltoprak şubesine hayatımda gitmediğimi ve görsem tanımayacağımı açıklamaya çalıştım. O halde kartımı bu şubeye aldırın dedim. Ama bunun tek yolu kartı kırmak ve yerine yeni kart istetmekti. İşler iyice çığrından çıkmıştı. "Pardon tam anlayamadım lütfen bana onaylayın, şimdi burası bir İş Bankası şubesi, Pangaltı ve Kızıltoprak'takiler de birer İş Bankası şubesiler, ama siz oradaki bir kartı buraya alamıyor ya da bir başka şubedeki hesabı buradan kapatamıyorsunuz. Bu bağlamda tüm bu şubelerin İş Bankası şubesi olmasının ne anlamı var, örneğin siz Nautilus Öz İş Bankası olun, Pangaltı'daki de Pangaltı Kamil İş Bankası olsun, Kızıltoprak'a da karışmasın diye Kemal diyelim. Ayrı bankalar olarak iş görün, nasılsa işlemler açısından tek banka olmanızın hiçbir anlamı yok." Tabiki kadının espri anlayışı biraz kıttı.

Ve savaş başlıyor...

Bürokrasi ile çarpışmanın en iyi yolu bürokrasiyi birbiri karşısına getirmektir. Artık bu kişilerle uğraşmak bir farz olmuştu. Öncelikle o şubeden bir talimat fakslamak istediğimi söyledim. Kadının gözü önünde talimatı yazdım ve imzaladım. Kadına da talimattaki imza ile sistemdeki imzanın benzeştiğini teyit ettirdim. Sonra talimatı şubeden fakslattım.

Ertesi gün Pangaltı şubesini aradım ve cevap yine aynıydı (imzanın tutmadığı). Artık elimde bir silah vardı, imzayı Nautilus şubesinde attığımı ve talimatın da kendilerine o şubenin faksından geldiğini bildirdim ve faksın geldiğini faks numarasından kadına bunu teyit ettirdim. Kadın tabiki biraz afalladı ve diğer şube ile iletişime geçeceğini söyledi. Ama tabiki geçmeyecekti ya da çok geç geçecekti. Telefonu kapar kapamaz diğer şubeyi aradım ve gözleri önünde yazılıp onların faksından gönderilen talimatın Pangaltı tarafından kabul görmediğini söyledim. "Şubenizin bir müşterisi olarak bu konunun çözülmesini rica ediyorum." Oradaki kadın da şaşkınlık içinde Pangaltı'yı ararız biz dedi. Ama tabiki aramayacaktı ya da çok geç arayacaktı. Şimdi sıra olayı bir üst otoriteye taşımaktaydı. 444 02 02'yi aradım ve müşteri hizmetlerine bağladım. Taklit edebildiğim en şirret ses tonu ile zaman zaman ağlamaklı, zaman zaman bıkkın, zaman zaman da histerik bir şekilde bir şubelerinin gözü önünde atılan bir imzanın diğer şube tarafından kabul görmediğini anlattım. "Ayrıca bu konuşma kaydediliyorsa, en üst makama kadar dinletin ki, şubelerinizin nasıl birbirinden habersiz ve etkisiz çalıştığını bir görsünler. *Hıck* *hıck*" 20-30 dakika Operatör kadının kapatmasına izin vermedim, tam kadın biz ilgileneceğiz derken konuyu yine en başa getirip en baştan bir kez daha anlattım. Tahminen kadının iliklerine kadar işledi.

Tabiki burada da durmam mümkün değildi. Hemen http://www.isbank.com.tr/ 'ye girerek Müşteri Hizmetleri iletişim formunu buldum. Konuyu anlatan kısa(!) bir mesaj yazdım. Sonra bu mesajı 2-3 kere gönderdim. Ardından bana verilen mesaj takip kodlarını alarak 444 02 02'yi aradım ve bu kodlarla günler önce(!) gönderdiğim iletişim mesajlarına hala cevap verilmedi diye şikayet ettim.

Sonuç;
Bugün İş Bankası Müşteri Hizmetleri, İş Bankası Pangaltı şubesi ve İş Bankası Nautilus şubeleri tarafından teker teker arandım. İş Bankası'ndaki tüm hesaplarım Nautilus şubesine toplandı, diğerleri kapatıldı, yeni kredi kartım da yolda.

Alınan ders;
Bürokrasi ile başa çıkmak için farklı katmanlarını birbirine düşürün, zıtlaşmalarını sağlayın, teyitler ve isimler alın, müşteri hizmetlerini birer kere değil, üst üste ve abartarak kullanın.

1 Ekim 2007 Pazartesi

Don't Let Them Near Each Other

Lost Season 4 - The Orchid Orientation Video

Günün Kelimesi

operatör bana bir çıkış bul! (arkadaşlar kusura bakmayın, şuradaki telefon kulübesine kadar gitmem gerekiyor.)
(deyim) Çok baydığınız durumlarda ortamdan kaçmak için kullabilirsiniz. Örn:
Kişi1: Sedat! Abi askerlikteki o anını anlatsana bir kez daha çok güzeldi o.
Sedat: Ha ha ha! Evet ya, bakın şimdi, bir gece...
Siz: (Elindeki cep telefonunu açarak) Operatör, bana bir çıkış bul! (Kısa bir sessizlikten sonra telefon kapatılır) Arkadaşlar kusura bakmayın, şuradaki telefon kulübesine kadar gitmem gerekiyor. (Aniden masadan kalkılıp, uzaklaşılır.)
Uyduran: Warchovski Kardeşler

Paketini Maket Bıçağı ile Açmaya Çalışırken Kablosunu Kestiğim Mouse


Rahmetle anıyoruz.

Yıldız Hatırası

Dün Gece Rüyamda

Rüyalarımda başıma garip bir şey geliyor, size de oluyor mu diye sormak istiyorum. Bazen rüyamın arka planında bir müzik çalıyor. Bunu farkedince de hemen rüya içinde mantıklı bir açıklama oluşuyor bunun için (mesela arka planda radyo açık oluyor ya da müziği çalan müzisyenler oluşuyor birden). Hatta bazen uyandıktan sonra kısa bir süre daha o müziği duymaya devam ediyorum. Bu sabah mesela sitar, tabla ve şankha ile çalınan bir hint müziği ile uyandım. Ayrıca sitar ve tablanın ne olduğunu nereden biliyorum ki?