16 Haziran 2008 Pazartesi

Eee?

Mr. Monk meets foreman:
eee napıyosun
Sercan:
ne yapacağımı düşünüyorum
Mr. Monk meets foreman:
ne gibi?
Sercan:
işte sorun da o zaten
Mr. Monk meets foreman:
hadi
Sercan:
tamam birazdan bulup yapıcam naapıcağımı

23 Mayıs 2008 Cuma

Uyandırma Alarmı

Şimdi size bir his anlatacağım;
Hani soğuk havada siz sıcacık yatağınıza gömülmüş çok güzel bir rüya görüyorken alarm çalar. Uykulu bir şekilde alarmı kapatırsınız. Henüz uykudan ve gördüğünüz rüyadan tam sıyrılamamışsınızdır. Bir yanda gördüğünüz rüyanın güzelliği ve sıcak yatağın rahatı, diğer yanda kalkmanız gerektiğinin rahatsız edici bilinci. Zihniniz çaresizce uyuyup tekrar o güzel rüyaya dönmek için uğraşır. Ama artık çok geçtir. Vücudunuz rahatsızca kıpırdanmaya başlamıştır bile. Üstelik uyusanız bile o güzel rüyaya geri dönemeyeceğinizi de bilirsiniz. Bu hissi anladınız mı?

Son günlerde uyanıkken bile sürekli böyle bir hisle dolaşıyorum. Tekrar uykuya dalmak istiyorum. Ama beceremiyorum.

16 Mayıs 2008 Cuma

Reklam Kritik : Alpet Torojet

Alpet Torojet reklamındaki futbol çiğliğine ve kıroluğa diyecek bir sözüm yok. Orası zaten bariz. Benim takıldığım konu Alpet Torojet'in "alçaktan uçanların yakıtı" olması. Ben zaten hergün "alçaktan uçtuğunu" zanneden onlarca salak yüzünden trafikte ölüm tehlikeleri atlatıyorum. Bu beyinsizleri destekleyen bir marka ile ne işim olur. Trafik kazalarında her sene küçük bir savaş kadar ölü veriyoruz. Hangi dangalak bi' de çıkıp "alçaktan uçun kim tutar sizi" tarzı bir marka çıkartıyor. Kafanıza çakılsın o alçaktan uçanlar!

12 Mayıs 2008 Pazartesi

Ben Böyle Bilimin İçine Tüküreyim!

Ben bu konuya iyice kafayı taktım. Üç post aşağıdaki konu. Keza sabah işe gelirken radyoda yine haber olarak verdiler. Amerika'lı bilim adamları vücudun dekompozitasyonunu yani yaşlanmasını geciktirici ya da durdurucu bir gen tedavisi üzerinde çalışıyorlarmış falan filan.

Şimdi bu bilim adamlarının kendileri de 40'ın 50'nin üzerinde adamlar değil mi. Ben o yaşa gelmiş olsam hayatta da yani bu işle uğraşmam. Maazallah gerçekten bulurum böyle birşeyi de, sonra çevremdeki herkes 20'li yaşlarında gezerken ben çökmüş bir şekilde kalırım diye korku ile yaşarım. Ekibimi sabote ederim.

Bi' de kendimi düşünüyorum 20-30 yıl sonra bulacaklar bu nalet tedaviyi, 50-60 yaşında çakılıp kalıcaz. Tüküreyim bilimine!

Beni Çin'e Gönderin!

http://www.flexisahibininsesi.com/ adresine girerek üye olabilir, sonra da tasarımlar bölümünden benim tasarımlarıma yüksek oylar vererek beni birinci yapabilir ve beni Çin'e göndermenin zevkini yaşayabilirsiniz. Size oradan ne bulursam alır getiririm artık. Kızarmış kırkayak, şişte çekirge, buharda tırtıl kozası, akrep şinitzel, etc. Ahanda hepsi burada.

Rakamlarla Geçen Hafta(lar)

* BİR raide katıldım aylar sonra, sıcak sıcak hem de dün akşam.
* BİR düğüne gittik.
* ÜÇ günlük yoğun bir kabus yaşadık, sonra kötü bir rüyaya dönüştü, şimdilerde uyuşmuş bir yara gibi.
* ÜÇ saat kadar hastanede yattım.
* İKİ farklı günde BEŞ tüp kan verdim.
* İlaç aldım SEKSEN DÖRT lira mı ne tuttu, içime oturdu nedense. Altı üstü ağrı kesici...
* Baştan sona BİR bölüm Nip/Tuck izleyebildim sonunda ama niye bu kadar abartıldığını anlayamadım.
* BİR plaka kaybettim, sonra buldum anlamsızca.
* BİRşeyler değişiyor ama bakalım ne...

Ne peki?

Biri sürekli sana "ortada bi' sorun yok" diyor ama bunu derken "benim için bir sorun yok, senin için varsa da ne umrum" demek istiyorsa ne yapmalısın?

25 Nisan 2008 Cuma

Bulana Bi' Temiz Dayak

Sabah haberlerinde diyor ki; "Amerika'da geliştirilen gen tedavisi sayesinde yaşlanmayı yavaşlatmak, hatta durdurmak mümkün olacak." Sonra da ekliyor; "Ne güzel değil mi sayın seyirciler?"

Hayır efendim değil! Eğer ben 50 yaşındayken biri çıkıp da yaşlanmayı durdurduk, artık yaşlanmak yok derse, ne yapar yapar, gerekirse Amerika'ya gider, adamı bulur ve bir temiz döverim. Döverken de histerik bir şekilde "25 sene önce neredeydin ulan!" diye bağırmaktan kendimi alamam.

18 Nisan 2008 Cuma

Günün Kelimesi

neye diyet neye kısmet
(tümleç) Bir kişinin diyete girdiği gün arkadaşı, sevgilisi ya da ailesi ile süper yemekler yapan bir restorana gitmesi. (Örn:
- Ben bir Dallas pirzola istiyorum.
- Ben de... eeee... neye diyet neye kısmet! Ben de bir pirzola istiyorum ulan!)

10 Nisan 2008 Perşembe

Eğer Hayatım Biraz Daha Heyecanlı Olsaydı Bir Dublöre İhtiyacım Olacaktı

Reklam Kritik : Calve

Calve'nin yeni reklam müziği nasıl? "Sık, bırak, sık, bırak, sıııııııık, bırak, sık bırak, sıkbırak". Şimdi benim mi içim fesat yoksa bu reklamın fonetik cinsel içeriği biraz abartı mı. Hani bir aralar Magnum dondurma yeme ve oral seks arasındaki paralelleşme üzerine bir sürü espri üretilmişti ya. Gerçi cinsel atıflı reklamlar zekice yapıldı mı akılda kalıyor. Örneğin T-Box'ın "Altına Giren Girene" ve "Zamanı Gösterip Vermeyen Saat" ürünleri gibi. Altına giren girene de şemsiye bu arada.

Meğerse Gerçekmiş

Bu sabah yine uyuz olduğum Fox sabah haberlerini izliyorum (hem uyuz olup hem de niye izliyorum ben de bilmiyorum). Türkiye'yi ziyaret ederek tahminen TBMM'de konuşma yapacak olan Avrupa Konseyi başkanı Barosso ile ilgili bir haber. Habere göre Barosso'nun korumaları TBMM'de güvenlik keşifine çıkmış. Biraz da anlaşılan abartmışlar. Fox da haberi TBMM'ye bu bir hakarettir, nasıl böyle birşey yapalar şeklinde sunuyor. İnsanlar da SMS'lerle katılıp programa "vatan millet sakarya" mesajları gönderiyorlar. Beni de şeytan dürttü ve şöyle bir SMS attım; "Barosso'nun güvenliği tabiki keşfe çıkacak. Hem nasıl çıkmasınlar ki tüm vekillerimizde silah var, düğünlerde havaya ateş ediyorlar. Çoğunun hakkında şiddetten dolandırıcılığa kadar farklı konularda devam eden onlarca dava var. Neyseki dokunulmazlıkları var da TBMM kapısından girebiliyorlar. Barosso Türkiye'nin en tehlikeli, en azılı kişilerinin bulunduğu yere gidiyor, o güvenlik önlemi almasın da kim alsın."

Merakla bekliyorum mesajı okuyacaklar mı acaba diye. Okudular. Ama şu şekilde; "Evet sevgili seyirciler. Barosso'nun güvenlik skandalı ile ilgili mesajlar gelmeye devam ediyor. Mesajlar bu olayı kınıyorlar. Bir mesaj da 'tabiki önlem alacaklar' diyor. Böyle bir görüş de var. Şimdi diğer haberlerle devam ediyoruz..."

Hani paparazzi programlarına çıkan yarı-ünlüler hep feryat figan eder ya, dediklerimden birkaç kelime alıp kullanmışlar diye. Meğerse gerçekmiş!

9 Nisan 2008 Çarşamba

Günün Kelimesi

kıllanma kılavuzu
(isim) Bir kişinin nelerden hoşlanmadığı, nelere sinir olduğu, nelerden kıllandığı ve hangi konularda kavga çıkardığı bilgilerinin tümü. (Örn:
- Sen bu yeni çıkmaya başladığım çocuğu daha önceden tanıyordun değil mi?
- Evet.
- Şunun bi' kıllanma kılavuzunu anlatsana bana...)

Gelmeeee

Sabah şirket içi forward/spam emaillerinden birinde CNN'in "2012 Olimpiyatları hangi şehirde yapılsın" konulu anketine "hep birlikte oy verelim, Moskova'yı geçelim, yaşasın İstanbul" şeklinde bir email geldi. Bu da o email'e Reply-to-All diyerek yazdığım yanıt;

Ya gelmesin Olimpiyat bence, bize niye gelsin ki. Türkiye'nin hangi Olimpiyat dalında sporcusu var. Seneler önce güreş ve halter vardı, şimdi o da yok. Tekvando ve Judo'da belki bir bronz falan alırız şanslıysak. Olimpiyatlarda futbol da yok hatırlatırım. Gelecek de ne olacak, koşucumuz mu var, yüksek atlamacımız mı var, sırık, üç adım, gülle, yüzme, bisiklet, ahanda işte Wikipedia'dan olimpik spor listesi; http://en.wikipedia.org/wiki/Olympic_sports bu sporların hangisi bizde var ki Olimpiyatlar bize gelsin. Maria Mutola 800 metre kadınlarda dünya rekoru kırmıştı da Mozambik'te o gün tatil ilan edilmişti. Mozambik'in bile olimpik dünya rekoru var, bizde ne var? gelmesin Olimpiyat falan, Moskova'ya gitsin, Rusya 20 küsur dalda dünya rekorunu elde tutuyor, 329 olimpiyat madalyaları var. Bize verip Olimpiyat ruhunu çarçur etmesinler...

Buraya geçirirken birşeyler ekleyeyim bari. Sanki bizim devletimizin bir spor politikası var da mı ki Olimpiyatlar İstanbul'da yapılsın diyoruz. 2012'ye kadar olimpik sporlarda sporcu mu yetiştireceğiz sanki. Bakalım bugüne kadar aldığımız olimpik madalyalara; Naim ve Halil Mutlu Bulgaristan'da yetiştiler. Hatta Halil Mutlu Bulgaristan'da ne zaman müsabakaya çıksalar Bulgarlar "hain" diye bağırır o da krize girer. Elvan Abelegese Kenya'da yetişti. Başka kim var? Erzurum'da bir sonraki üniversiteler kış olimpiyatı yapılacak. Baltık ülkeleri, Kanada, Rusya tüm madalyaları toplayacaklar. Biz seyirciler olarak ne hissedeceğiz? Çoğu kış olimpik dalda yarışacak sporcumuz bile yok. Bu nasıl bir saçmalık...

6 Nisan 2008 Pazar

Günün Kelimesi

fiziksel dekompozitasyon kutlama partisi
(isim) Doğum günü partisi. (Örn:
- Fiziksel dekompozitasyon partisi düzenliyorum...
- O ne be?
- 30'u geçicem olm, ühü ühü...)

25 Mart 2008 Salı

22 Dakika

Sabah sabah Star TV haberde birşey izledim ve gülesim geldi. Gerçi Star TV haberleri için genel bir durum bu ama... Canlı yayında sunucu ve konuğu tartışıyor; nerede o eski çizgi filmler, çocukluğumuzda ne güzel çizgi filmler vardı, yine yayınlansa ya falan diye. "Yuh yüzsüzlük!" diyesim geldi. Öncelikle Star TV sunucusu artık televizyonlarda neden çizgi film yayınlanmadığını bilmiyor mu? Nedeni çok basit, RTÜK 30 dakika altındaki programlara reklam alınmasına izin vermiyor. Kanallar da genelde bir bölümü 22 dakika olan çizgi filmlere reklam alamadıkları için yayınlamıyorlar. Yani aradığınız sebep temsil ettiğiniz kanalın para hırsı. Bu kadar. Hadi bizi kandırdınız bari kendinizi kandırmayın.

19 Mart 2008 Çarşamba

Konspirasi Teori

Sercan:
hehe süper bir conspiracy theory geldi oku bak
Sercan:
SEVGİLİ DOSTLAR,
LÜTFEN T.C. KİMLİK NUMARALARINIZIN SON RAKAMINA BAKIN.

BİR KAÇ ARKADAŞIMLA YÜZE YAKIN ARKADAŞ VE ONLARIN AİLELERİNİ KONTROL ETTİK.

HEPSİNİN SON RAKAMI ÇİFT SAYI.

BU KADAR TESADÜF OLAMAYACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM. BELKİDE TÜM VATANDASLIK NUMARALARI CİFT SAYI İLE BİTİYORDUR.

SON RAKAMI TEK SAYI OLANLAR OLDUĞUNU DA DUYDUK AMA BİZ RASTLAMADIK. VARSA BUNLARIN KİM OLDUĞUNU BİLMİYORUZ . ACABA BELLİ KESİMİN İNSANLARI MIDIR. (TARİKAT VS) BÖYLEYSE.....

TÜRK VATANDAŞLARININ HİÇ SİLİNMEYECEK ŞEKİLDE FİŞLENDİĞİ SONUCUNA ULAŞABİLİRMİYİZ. UNUTMAYIN... ARTIK BANKA İŞLEMLERİ DAHİL TÜM KAMU HİZMETLERİNDE BU NUMARA KULLANILIYOR. NÜFUS CÜZDANINIZA BAKMALARI YA DA VATANDAŞLIK NUMARANIZI VERMENİZLE NE TÜR HİZMET ALACAĞINIZ BELİRLENECEK. EĞER SON RAKAMI TEK SAYI OLAN BİR YAKININIZ VARSA LÜTFEN BENİ DE UYARINIZ.
UMARIM YANILIYORUM. SAYGILARIMLA
Basar:
hehe
Basar:
benimki de çift
Sercan:
benimki de
Sercan:
lan yoksa doğru mu
Sercan:
hmm kıllandım

6 Mart 2008 Perşembe

4 Mart 2008 Salı

Haftasonu Hatırası


Yeni Başladım


Kapağında üstteki resimden okuyamayacağınız kadar küçük şu yazıyor; Modern Ortadoğu'da Erkek Kimliği ve Kültürü. Yazarların ikisi de kadın. Mai Ghoussoub Beyrut'lu, Emma Sinclair-Webb ise Londra Üniversitesinden ve Türkiye üzerine tez yapmış bir yazar. İçindeki bölümler sünnet, askerlik, bar mitzvah, Ortadoğu'da homoseksüellik, etc üzerine. İlk bölümünden başladım, yavaş yavaş ilerliyorum...

25 Şubat 2008 Pazartesi

Zaman Katli

Mıncıkla: Delayed Trace
Mıncıkla: Yuki
Mıncıkla: Byokal

Oyna: Splume (Fizik olayını çok sevdim)
Oyna: Grid16 (Çılgın bir fikir kanımca, nasıl buluyorlar böyle şeyleri...)

İzle: Icon War (Eskilerden)

Kahve Dünyası'na Attığım E-Mail

Sayın yetkili,

Firmanızın Bağdat Caddesi (her iki şube de), Cevahir ve Kabataş dükkanlarına birden çok kez uğramış bir müşterinizim. Dükkanlarınızı her gittiğimde daha dolu görmekteyim, bunun için tebrik ederim. Özellikle fiyat avantajınızla ve çukulata ikramınızla öne çıkmaktasınız.

Ancak son iki ziyaretimden oldukça memnuniyetsiz kaldığım için size bu mesajı yazıyorum. Bunlardan biri Cevahir, tam bir felaket olan sonuncusu ise Kabataş'a idi. Ne yazıktır ki dükkanlarınıza gittikçe artan yoğun ilgiye çalışan ekibinizin hazırlıksız ve motivasyonsuz olduğunu gözlemliyorum. Dün gittiğim Kabataş'ta kalabalıktan bunalmış olduğu her halinde belli olan elemanlarınız dükkana gelip boş yer arayan ve kendilerine bunu soran müşterileri adeta kovar tavırlarla tersliyor, kaba bir şekilde boş yer olmadığını görebileceğimizi söylüyorlardı. Masalar için herhangi bir sıra sistemi olmaması üzerine elemanların da bu kabalığının, "nasılsa dolup taşıyoruz, ister bekleyin, ister gidin" tarzı bir iş anlayışından kaynaklanmayacağını umut etmek istyorum.

İnat edip bekleyerek oturabildiğimiz bir masada ne sandalye için yardımcı olunmaması ne de uzun süre sipariş alınmaması akla yanlış bir işletme mantığını getiriyor. Siz ne kadar müşterilere hızlı ve doğru servis yaparsanız dükkanın trafiği de o oranda düzelecektir. Ayrıca servis elemanlarınıza bir su istendiğinde "ben bu tarafın garsonu değilim, kendi garsonunuza söyleyin" tarzı yaklaşımların da yanlış olduğunu iletmenizi isterim.

Tüm bunların üzerine tuz biber olsun diye, ödememizi bir garsonun alması ancak biz dükkandan ayrılırken "durun siz ödeme yapmadınız" diye başka bir garsonun peşimizden bağırarak koşması trajikomik bir durum. Fişimizi göstermemizin ardından bir özür bile dilemeyen elemanlarınızla doğal olarak tartışmak ve özür talep etmek durumunda kaldık. Yarım ağız bir özrün ardından "çok kalabalık, idare edemiyoruz" tarzı bir sebep öne sürüldü. Servis elemanlarının motivasyonsuzluklarının nedenlerini ve yaptıkları işin karşılığını alıp almadıklarını bilemem ancak özellikle yoğun olduğunuz haftasonu gibi günlerde yeterli eleman çalıştırmak ve elemanların doğru hizmet verebilecek motivasyonda olmasını sağlamanın işletmenin görevi olduğunu düşünüyorum.

Mesajımı ciddiye almanız umudu ile,
Saygılarımla,

Reklam Kritik: Fiat Scudo

Talip ile her gördüğümüzde krize girdiğimiz bir reklam var. Aksi gibi hem radyo hem TV'de bol bol dönüyor. Reklamda Schumacher'e emekli olduktan sonra ne yapacaksınız diye soruyorlar, o da Fiat Scudo'm ile taşımacılık yapabilirim, okul servisi olabilirim, şöförlük yapabilirim gibi ipe sapa gelmez şeyler söylüyor. Peki tamam, gerçekçi bir reklam olsun diye hazırlanmamış orası belli, dahası reklamların - hele hele ünlülerle olan reklamların - yalan olmasına da alıştık, ama kardeşim yani bu kadar da sallanmaz ki. İnsan Schumacher'e o kadar para vermişken biraz ayakları yere basan bi' reklam senaryosu yazar. Almanya'da, arabanın memleketinden, gelen ve her yarış başına yüz bin dolarlar kazanan Schumacher emekli olduktan sonra gidip ticari bir araç olan Fiat Scudo mu alıp kullanacak. Ha tamam, karşılıklı olarak böyle bir şeyin mümkün olmadığını kabul ediyorsak, niye böyle bir reklam senaryosu yazılır. Schumacher emekli olunca Fiat Scudo kullanacakmış, biz de şirketimize Scudo alalım diyebilecek kadar saf bir şirket sahibi olabilir mi?

22 Şubat 2008 Cuma

Süper Macera (İkisi Bir Arada)

Birine ayrı, birine ayrı zaman mı? "Rakamlarla Geçen Hafta" ve "Haftasonu Planları ve Gerçekleşme Olasılıkları" bir arada...

* Son BİR ay içinde havaalanından Kars'tan gelen ÜÇ kişiyi aldım. Haftasonu onlarla İstanbul'u gez. (YÜKSEK)
* Yeni İKİ blog projesi üzerinde ciddi ciddi düşünüyorum. Haftasonu bu bloglardan birini aç. (OLASI)
* AdSense İKİ haftadır accountumu onaylamıyor. Haftasonu email at. (YÜKSEK)
* Uzun süredir kitap okuyamıyorum. Aldığım son İKİ kitabı okuyamayarak takıldım adeta. Haftasonu yeni kitap al. (YÜKSEK)
* Ford'da MP-ÜÇ çalarlı teyp yok. Haftasonu CD al, arabada dinlemek üzere. (YÜKSEK)
* ON seneden falan beri ilk kez karakalem işler yapmaya başladım. Haftasonu gaza gelip malzeme al bunlar için. (YÜKSEK)

Günün Kelimesi

tribal krize girmek
(fiil) Üst üste kendine engel olamadan trip yapmak. (Örn:
- Aranmadım, özlenmedim, hatrım sorulmadı, sevilmedim...
- Alo. Acil bir ambulans istiyorduk, tribal krize girmiş bir hastamız var.)

Karikatürlerle Oyalama İleri Tekniği (Karikaturu no Jutsu 2)



Bazen kendimi John gibi hissediyorum :(

20 Şubat 2008 Çarşamba

18 Şubat 2008 Pazartesi

There's Too Much Butter On Those Trays

Fawlty Towers izlemiş olanlar anlayacaktır;

Sercan: Miguero nasılsın?
Miguero: İi desu Sercan-san. Anata wa?
Sercan: Sinemaya gidelim mi bugün. İnci, sen, ben?
Miguero: İya iya Sercan-san. İnci, sen, ben ja nai. Ichi ni san ban.
Sercan: Davul ol Miguero.

Persepolis

Haftasonu 4 kişi oturup Persepolis'i izledik. Öncelikle müthiş bir animasyon. Tekniği ve görselleri çok basit gibi görünüyor ama aslında çok iyi düşünülmüş ve üretilmiş. Tabiki bizi asıl etkileyen ve sarsan şey konusu oldu. İki şey özellikle çok korkutucu geldi. Birincisi anlatılanların bize de olması olasılığının nedeni ile yüzümüze vurulması. Keza filmde de dediği gibi savaş ve çatışmalarla korkutulmuş halk, hele bir de cahil ise, kaçınılmaz olarak dine ve nasyonalizme yönelecektir. İkincisi ise bundan kaçamayacağımız idi. Keza yine filmde dediği gibi gidip başka bir yerde çöpçü ya da taksi şöförü olamayız. Velhasıl güzel bir film izledik ama moralimizi oldukça bozdu.



Günün Kelimesi

hapşörmek
1. (fiil) Hapşırmakla öksürmek arasında garip bir ses çıkarmak. 2. (fiil) Hapşurarak başlayıp öksürük krizi ile devam etmek. (Örn:
- Haaaapşööarghö öhö hö
- N'ooluyo be?
- Pardon hapşördüm.)

15 Şubat 2008 Cuma

iPhone ıyk

Kanuni:
iphone aldım bu arada
Sercan:
ne ki o?
Kanuni:
yuuuuuuuuh
Kanuni:
apple iphone be adam
Sercan:
ıyk apple
Kanuni:
muhtesem alet
Kanuni:
deme oyle ben de apple iyk derim de bu alet super
Kanuni:
acaip bir telefon
Sercan:
ekranı vıcık vıcık yağ olmuştur şimdi elinden ıyk
Kanuni:
ya bi git manyak
Kanuni:
sana soyleyende kabahat
Sercan:
yüzüne de sürüyosundur onu kulağından akan sarı sıvılarla bezenmiştir
Sercan:
ve ağzından fırlayan tükürükler
Sercan:
kusasım geldi anlatırken bile kimbilir görsem mahfolurum
Kanuni:
allah cezani vermesin
Kanuni:
diger telefonlari nerene suruyorsun ki sen
Sercan:
orası telefonlarım ve benim aramda bi konu
Kanuni:
neyse kiskancligina veriyorum

Rakamlarla Geçen Hafta

* BİR sevgililer günü kutladık.
* İLK kez Mango, Avokado ve Papaya yedim. Biraz hamdılar sanırsam.
* WoW'da BİR XP bile alamadım.
* BİR hafta içinde İKİ kere durup dururken BİR araba gelip bana çarptı. Birinde park etmiş arabama yandan girmişler, diğerinde ışıkta dururken arkama gelip bindirdi biri. Her İKİ kazada da bana birşey olmadı ama diğerinin kaportası parçalandı.
* Hiç ummadığım BİR yerde hiç ummadığım BİR kişi ile karşılaştım ilginç şartlar altında.
* BİR dergi daha bitti.
* BİR websitesi açtık.
* BİR gecede ONBEŞ bölüm Naruto izledim. Elimdeki YÜZ Naruto bölümü bitiyor diye bunalımdayım.
* BİR dergiye daha çizimler yapıyorum.
* İLK kez BİR peruk dükkanında takma bıyıklar denedim.

You Take Myself

Dadaist Namaz

* İstanbul Akmerkez'de Alışılmadık Manzara

Eğer günümüzde olmamış olsaydı Dadaist bir performans sayılabilirdi. Ya da tam günümüzde olduğu için Dadaist bir performans sayılabilir mi? Bir de şu ilginç eğer "karşı cephe"nin "mabed"ine giderek gösteri yapma içgüdüsüyle hareket edilmişse Akmerkez'in çıkarılmış olması garip. Zengin kitleye halkın verdiği bir gözdağı mı yoksa. Oysa kapitale olsa olsa yeni bir rota çizme olur bu, keza kapitalin yolu ideallerle değil konjektürle çizilir. Konjektüre biz girdik, siz artık paranın yolunu ona göre çizin. Nedense verilen mesaj bu gibi geldi.

13 Şubat 2008 Çarşamba

Reklam Kritik: Alpella Riva

Bu ürünün sloganı "hiçbirşey için bunu yapmam diyorsan Alpella Riva hiç yememişsin" gibi birşey. TV reklamında genç bir çocuk kadın kıyafeti ile Boyner gibi bir yerde dolaşıyor. Radyo reklamını da sabah arabada dinledim, çocuğun biri derste sözlüye kalkıyor ve "penceresi cam cama muallim" şarkısını söylüyor. Tarihten çakıyor ama Alpella Riva alıyor karşılığında.

Şimdi benim anlamadığım Alpella Riva 3 kuruş birşey olduğuna göre, niye böyle saçma şeyler yapayım ki, gider bakkaldan alırım istediğim kadar yerim. Reklamın hedef kitlesi cebinde Alpella alacak kadar parası olmayan ve department store'larda serserilik yapan çulsuz öğrenciler mi? Ayrıca bu fakir öğrencilerin yanına bol bol Alpella alarak "bunu istiyorsan, sen şunu yapacaksın, sen de bunu" gibi saçma aşağılama yöntemleri kullanan zengin burjuva arkadaşarına "defol lan" demesi daha güzel bir toplumsal mesaj değil mi.

Madem gençliğini yaşamak istiyorsun git al bir tane Alpella ye, 3 kuruş bişi sonuçta havyar değil ki. Yoksa zor bulunan bir çukulata mı bu. Ürünün dağıtım ağı mı zayıf? Reklam bunu mu anlatıyor?

Reklam Kritik

İşte yeni bir etiket. Kendim de ucundan reklamcı sayıldığım için olsa gerek, reklamları seyrederken sık sık kendi kendime "bu ne lan, ne düşünmüşler ki" diyorum. Sonra düşündüm ki niye kendi kendime konuşuyorum, buraya yazsam ya.

Farenin Yılı

Yeni yılınız kutlu olsun...

11 Şubat 2008 Pazartesi

Extreme Ironing

Başar birkaç gün önce söylemişti ama bu sabah bakmak aklıma geldi ve sabah sabah gülmemi sağladı. Aslında tam Talip'e göre bir spor hmm... Daha fazla resim; http://www.extremeironing.com/


Hibi wo Kezuru

Hani bir şarkı dilinize takılır da sürekli kendinizi onu söylerken bulursunuz ya. Ben de günlerdir kendimi Naruto'nun giriş şarkılarını söylerken buluyorum. Özellikle Haruka Kanata'yı. Araba kullanırken bir bakıyorum şöyle bağırıyorum: hi-bi-wo-ke-zu-ruuuuuuuuu! Haruka Kanata'yı sevmemin bir nedeni de videosunda 3'lü grupların 3D olarak döndükleri sahne.

Ne yazık ki bulduğum video'lar hep değiştirilmiş o yüzden Karaoke'den takip etmek mümkün olmuyor.
* OPENING 1: Rocks
* OPENING 2: Haruka Kanata
* OPENING 3: Mo İkkai
* OPENING 4: Figthing Fever
* OPENING 5: İsmini bilemiyorum...
* OPENING 6: Bunun da ismini bilemiyorum...

Neyse bu kadar yeter, gerisini bulup izleyebilirsiniz, related links'te sezon 12'ye kadar opening'leri var. Hatta ending diye ararsanız bir de kapanış müzikleri var.

9 Şubat 2008 Cumartesi

Güle Güle Sorfitor

Öğrendim ki Taksim'de, hatta İstanbul'da en çok yemeyi sevdiğim yemeklerden biri olan ve Taksim Sütiş'te yapılan Sorfitor artık menüden çıkarılmış. Üzüntümü kelimelerle ifade edemiyorum. İnsanlık için küçük ama Sercan için büyük bir kayıp.

8 Şubat 2008 Cuma

Haftasonu Planları ve Gerçekleşme Olasılıkları

* Talip ile Yalova'ya git. (OLASI)
* Arabanı Pazar günü bir araba pazarına götür, satmaya çalış. (DÜŞÜK)
* Senaryo için Teoman ile buluş, okuma yap. (OLASI)
* Tüm haftaiçi zor uyanabildiğinden yola çıkarak deliler gibi uyu. (OLASI)
* Tüm haftaiçi zor uyanabildiğinden yola çıkarak haftasonu sabahın köründe kalk. (Murphy kanunu - YÜKSEK)
* Hosting ile uğraş, anlamsız alanadları satın al. (OLASI)
* Sevgililer günü rezervasyonunu yap. (OLASI)
* Dergi işlerini bitir. (DÜŞÜK)
* Ayakkabı satın al. (OLMALI ARTIK)
* Hazır çıkmışken üstüne başına da birşeyler al. (UMARIM)

Sinir Katsayısı

Şimdi size sinir olduğum bir konuyu aktarmak istiyorum. Ben 3 banka ile çalışıyorum. Günümüzde normal bir insanın sanırsam en az 1 banka ile işi vardır ki bence bu ortalama 2 bile olabilir. Banka prosedürleri ve andaval bürokrasisi içinde çok zaman harcamış biri olarak şu aşağıdaki anlatacağım durum size de çok saçma gelmiyor mu?

VARAN 1) Garanti Bankası'ndan bir kredi kartı bir de bankamatik kartım var. Üstelik telefon ve internet şubelerini de yeri geldikçe kullanıyorum.
- Öncelikli olarak bir hesap numaram var. Bu 7 haneli.
- Hesap numaramın başına da 3 haneli şube kodu geliyor. Hadi bu ikisini ezbere bilmek zorunda değilim.
- Bir de 7 haneli Müşteri Numaram var. Bu numara internet şubesinde kullanılıyor. Bunu da ezberlemem çok şart değil. Kullanıcı ismi gibi birşey.
- Sonra bir parolam var. En az 8 karakter ve alfanumerik olmak zorunda.
- Bunun dışında bir de şifrem var. 6 karakter ve numerik oluyor. Ancak bu şifreyi ayda bir değiştirmem gerekli. Ve yeni şifrem önceki 3 şifremle aynı olamıyor! Yani 1'er 1'er arttırmadığımı varsayarsak en az 4 farklı şifre aklımda tutmalıyım.
- Kredi kartımın ve banka kartımın 4'er haneli şifreleri var ki bunların da aynı olmaması öneriliyor.
- Ayrıca telefon şubesi şifrem var. 6 haneli ve numerik.

VARAN 2) Çalıştığım diğer banka olan TEB'e bakalım.
- 6 haneli hesap kodu, hem TL hem USD için 2 adet.
- Başlarına 3 haneli şube kodu.
- Kullanıcı Numaram var ki 8 haneli ve numerik.
- İnternet şubesi parolam var. En az 8 haneli ve alfanumerik olmak zorunda.
- İnternet şubesi şifrem var ki bu da en az 8 haneli ve alfanumerik olmalı. Neyseki ayda bir değiştirdiğimde önceki 3 şifremle aynı olmamalı demiyor, sadece varolan ile aynı yapamıyorsun.
- Bunun dışında kredi kartı ve banka kartı şifrelerim var 4'er haneden, ayrıca 6 haneli telefon şubesi şifrem var.

VARAN 3) Peki normal bir insan ilk 2'sinde durabilir. OK. Ama benim bir de üzerine 3.üncü bankam var ki o da İş Bankası.
- 12 haneli kılavuz hesap numarası. Ayrıca İş Bankası'nda kılavuz hesabınızdan farklı hesaplarınız da olabilir. Bir ara bunun kavgasını yapıp buraya yazmıştım.
- Müşteri numaram var İnternet Şubesi için 9 karakter ve numerik.
- Neyseki burada parola yok onun yerine her seferinde farklı kişisel bilgiler soruyor.
- Telefon ve kart şifrelerim var 4'er haneli numerik.

Tüm bu bankalar sakın şifrelerinizi bir yere yazmayın, ezberleyin, aklınızda tutun, anlamlı kelimeler, tarihler ve telefon numaraları yapmayın dediğine göre şimdi sayalım;
- 1 adet 12 haneli
- 1 adet 9 haneli
- 5 adet 8 haneli
- 2 adet 7 haneli
- 7 adet 6 haneli
- 6 adet 4 haneli
-----------------
TOPLAM: 22 adet alfanumerik ya da numerik diziyi aklımda ezbere tutmam, bir yere yazmamam ve kelime, tarih ya da telefon numarası gibi anlamlı bir seri yapmamam gerekiyor öyle mi?

Güzel Türkçe'mizde bu durum için söylenecek pek çok laf dilimin ucuna geliyor. Ancak buraya yazamıyorum...

Rakamlarla Geçen Hafta

* Üff BİRçok şey oldu, hepsini nasıl yazacağım.
* BİR aratatili devirdik, Talip ON gün Kars'a kaçtı, donmuş oralarda. YARIM tekerlek Kars kaşarı yiyiyoruz kaç gündür.
* DÖRT treatman, BİR senaryo yazdım. Nasıl sonuçlanacak bu işler?
* BİR kısa film senaryomun daha hayata geçme şansı doğdu.
* Ablam, abim ve kuzenim BİR haftasonu buradaydılar. Bol bol yemek yedik. Şampiyon'da kokoreç, İnci'de profiterol, Go Mongo'da barbekü ve tabiki kahve ve pasta.
* Kuzenim evdeki BİR koli DVD'yi aldı, geriye kaldı X koli.
* Talip sıkıntıdan ÜÇ sezon dizi bitirmekle meşgul; Desperate Housewives 3, Oz 1 ve Nip&Tuck 1.
* BİR dergiye daha çizim yapacağım.
* Yeni BİR arabaya biniyorum, eskisi satılıktır aklınızda bulunsun.
* ÜÇ dançın bitirdik WoW'da. Kırtıl, Başar, Ayk ve ben. Güzelmiş Outlands instance'ları.
* YÜZBİNİNCİ Türk Mario'yu arıyoruz. (Yakında başlayacak kampanyası.)
* Babamı DÖRDÜNCÜ hastane bölümü kontrol edecek, neyseki durumu iyi.
* BİR hosting aldım. Bir sürü site açasım geldi nedense.
* Naruto'da KIRK bölüm bitirdim. ATMIŞ daha seyredersem elimdeki YÜZ bölümü bitirmiş olacağım. Çok zevkli!

gözümsün

Koray:
cipe kaç kuruş istiyosun
Sercan:
istersen bi akşam yemeğinde pazarlık edebiliriz
Sercan:
mum ışığında ve başbaşa olmalı
Koray:
hahah
Koray:
gözümsün
Sercan:
gözün mü ıyk

6 Şubat 2008 Çarşamba

Günün Kelimesi

homurtuk
(isim) Sürekli homurdayan kişi. (Örn:
- Homur homur 3 saat trafikte homur...
- Sus homurtuk!)

Satılık Araba

Ford'a geçtiğimden beridir cipi hiç kullanmıyorum. Dolayısı ile boş boş yatmasındansa satılması daha anlamlı diye düşündüm. Haftasonuna doğru açık arttırma sitelerine gireceğim. Eğer araba almak isteyen tanıdığınız varsa haber veriniz.
* Toyota RAV4 (1996 model)
* 106.000 km'de görünüyor ama aslında 206.000 km'de
* Always 4x4
* Otomatik vites
* 4 lastiği de yeni alındı sayılır (6 aylık)
* Aküsü yeni değişti
* Kilometrede 40-50 kuruş arasında yakıyor şehiriçi/şehirdışı durumuna göre (mesela şu an kullandığım Focus 32 kuruş yakıyor)

Satarken başka ne bilgiler vermek gerekiyor bilmiyorum. Çok cahilim bu konuda...

Sabahları yolda...

Kanımca güne güzel başlamanın iyi bir yolu sabah işe gelirken arabada bangır bangır Alanis Morissette'in aşağıdaki parçalarını çalmak ve mümkünse bağırarak eşlik etmektir; All I Really Want, Not the Doctor, Right Through You.

5 Şubat 2008 Salı

Para Hırsı

Bir takım projeler için AdSense hesabı almam gerekiyordu. Sonunda bu blog'tan alarak kullanmaya başlamaya karar verdim. İsterseniz sağdaki AdSense linklerini tıklayarak bana para kazandırabilirsiniz. Tabi isterseniz. Şaka bir yana aslında amacım bu blog'ta AdSense ile denemeler yapmak. Ama para kazanmak da güzel olabilirdi. Ama tıklayın demiyorum. Ancak isterseniz tıklayın. Yine de gerek yok, sadece bir deneme. Ama tıklayın. Tıklamayın. N'oolur tıklayın.

Hele Şükür!

Günün Kelimesi

coologger
(sıfat) Uzun süre ara verdikten sonra sanki hiçbirşey olmamış gibi cool bir şekilde blog'una devam eden kişi. (Örn:
- Bikinim ve Kovam Nerede?
- Vay, ne kadar da coologger'sın.)

Bikinim ve Kovam Nerede?

Birgün gelip arabamı bu şekilde bulmak istiyorum. Sonra dünyadaki tüm yetenekli insanlardan intikamımı arabaya binip cam sileceklerini çalıştırarak çıkartacağım.







Sis Blues

Sabahın köründe sis ile kaplanmış Boğaz Köprüsü'nden geçerken yaşadığınız 2 muhteşem an var. Bunlardan biri köprünün tam ortasına geldiğinizde sisten ne Anadolu ne de Avrupa tarafını göremediğiniz ve nereden geldiği ve nereye gittiği belli olmayan hatta belki uçsuz bucaksız hiç bitmeyen bir köprü üzerinde olduğunuzu hayal edebildiğiniz an. İkinci muhteşem an ise geçtiğiniz yaka yavaş yavaş belirmeye başladığında duyduğunuz hayal kırıklığı ve üzüntü.

4 Şubat 2008 Pazartesi

Yeni Adres Deneme Gönderisi

Acaba oldu mu?

2 gün sonra edit: Hayır olmadı. Beceremedim. Kendi sitemde yayınlamak istemiştim ama meğerse bu şekilde template'lerde bazı şeyleri kullanmak mümkün değilmiş. Neyse sonuç olarak. http://blog.sercansengun.com adresinden de ulaşılabilir hale geldi sadece. Kısa günün karı (a inceltme işaretli).