Ne peki?
Biri sürekli sana "ortada bi' sorun yok" diyor ama bunu derken "benim için bir sorun yok, senin için varsa da ne umrum" demek istiyorsa ne yapmalısın?
Benim olacaksın dünya! Yok olacaksın dünya!
Biri sürekli sana "ortada bi' sorun yok" diyor ama bunu derken "benim için bir sorun yok, senin için varsa da ne umrum" demek istiyorsa ne yapmalısın?
Gönderen sercan zaman: 09:41 2 yorum
Etiketler: Birden Aklıma Geldi
Sabah haberlerinde diyor ki; "Amerika'da geliştirilen gen tedavisi sayesinde yaşlanmayı yavaşlatmak, hatta durdurmak mümkün olacak." Sonra da ekliyor; "Ne güzel değil mi sayın seyirciler?"
Hayır efendim değil! Eğer ben 50 yaşındayken biri çıkıp da yaşlanmayı durdurduk, artık yaşlanmak yok derse, ne yapar yapar, gerekirse Amerika'ya gider, adamı bulur ve bir temiz döverim. Döverken de histerik bir şekilde "25 sene önce neredeydin ulan!" diye bağırmaktan kendimi alamam.
Gönderen sercan zaman: 06:24 2 yorum
Etiketler: Birden Aklıma Geldi
Bu sabah yine uyuz olduğum Fox sabah haberlerini izliyorum (hem uyuz olup hem de niye izliyorum ben de bilmiyorum). Türkiye'yi ziyaret ederek tahminen TBMM'de konuşma yapacak olan Avrupa Konseyi başkanı Barosso ile ilgili bir haber. Habere göre Barosso'nun korumaları TBMM'de güvenlik keşifine çıkmış. Biraz da anlaşılan abartmışlar. Fox da haberi TBMM'ye bu bir hakarettir, nasıl böyle birşey yapalar şeklinde sunuyor. İnsanlar da SMS'lerle katılıp programa "vatan millet sakarya" mesajları gönderiyorlar. Beni de şeytan dürttü ve şöyle bir SMS attım; "Barosso'nun güvenliği tabiki keşfe çıkacak. Hem nasıl çıkmasınlar ki tüm vekillerimizde silah var, düğünlerde havaya ateş ediyorlar. Çoğunun hakkında şiddetten dolandırıcılığa kadar farklı konularda devam eden onlarca dava var. Neyseki dokunulmazlıkları var da TBMM kapısından girebiliyorlar. Barosso Türkiye'nin en tehlikeli, en azılı kişilerinin bulunduğu yere gidiyor, o güvenlik önlemi almasın da kim alsın."
Merakla bekliyorum mesajı okuyacaklar mı acaba diye. Okudular. Ama şu şekilde; "Evet sevgili seyirciler. Barosso'nun güvenlik skandalı ile ilgili mesajlar gelmeye devam ediyor. Mesajlar bu olayı kınıyorlar. Bir mesaj da 'tabiki önlem alacaklar' diyor. Böyle bir görüş de var. Şimdi diğer haberlerle devam ediyoruz..."
Hani paparazzi programlarına çıkan yarı-ünlüler hep feryat figan eder ya, dediklerimden birkaç kelime alıp kullanmışlar diye. Meğerse gerçekmiş!
Gönderen sercan zaman: 09:57 0 yorum
Etiketler: Birden Aklıma Geldi
Sabah şirket içi forward/spam emaillerinden birinde CNN'in "2012 Olimpiyatları hangi şehirde yapılsın" konulu anketine "hep birlikte oy verelim, Moskova'yı geçelim, yaşasın İstanbul" şeklinde bir email geldi. Bu da o email'e Reply-to-All diyerek yazdığım yanıt;
Ya gelmesin Olimpiyat bence, bize niye gelsin ki. Türkiye'nin hangi Olimpiyat dalında sporcusu var. Seneler önce güreş ve halter vardı, şimdi o da yok. Tekvando ve Judo'da belki bir bronz falan alırız şanslıysak. Olimpiyatlarda futbol da yok hatırlatırım. Gelecek de ne olacak, koşucumuz mu var, yüksek atlamacımız mı var, sırık, üç adım, gülle, yüzme, bisiklet, ahanda işte Wikipedia'dan olimpik spor listesi; http://en.wikipedia.org/wiki/Olympic_sports bu sporların hangisi bizde var ki Olimpiyatlar bize gelsin. Maria Mutola 800 metre kadınlarda dünya rekoru kırmıştı da Mozambik'te o gün tatil ilan edilmişti. Mozambik'in bile olimpik dünya rekoru var, bizde ne var? gelmesin Olimpiyat falan, Moskova'ya gitsin, Rusya 20 küsur dalda dünya rekorunu elde tutuyor, 329 olimpiyat madalyaları var. Bize verip Olimpiyat ruhunu çarçur etmesinler...
Buraya geçirirken birşeyler ekleyeyim bari. Sanki bizim devletimizin bir spor politikası var da mı ki Olimpiyatlar İstanbul'da yapılsın diyoruz. 2012'ye kadar olimpik sporlarda sporcu mu yetiştireceğiz sanki. Bakalım bugüne kadar aldığımız olimpik madalyalara; Naim ve Halil Mutlu Bulgaristan'da yetiştiler. Hatta Halil Mutlu Bulgaristan'da ne zaman müsabakaya çıksalar Bulgarlar "hain" diye bağırır o da krize girer. Elvan Abelegese Kenya'da yetişti. Başka kim var? Erzurum'da bir sonraki üniversiteler kış olimpiyatı yapılacak. Baltık ülkeleri, Kanada, Rusya tüm madalyaları toplayacaklar. Biz seyirciler olarak ne hissedeceğiz? Çoğu kış olimpik dalda yarışacak sporcumuz bile yok. Bu nasıl bir saçmalık...
Gönderen sercan zaman: 11:57 3 yorum
Etiketler: Birden Aklıma Geldi
Sabah sabah Star TV haberde birşey izledim ve gülesim geldi. Gerçi Star TV haberleri için genel bir durum bu ama... Canlı yayında sunucu ve konuğu tartışıyor; nerede o eski çizgi filmler, çocukluğumuzda ne güzel çizgi filmler vardı, yine yayınlansa ya falan diye. "Yuh yüzsüzlük!" diyesim geldi. Öncelikle Star TV sunucusu artık televizyonlarda neden çizgi film yayınlanmadığını bilmiyor mu? Nedeni çok basit, RTÜK 30 dakika altındaki programlara reklam alınmasına izin vermiyor. Kanallar da genelde bir bölümü 22 dakika olan çizgi filmlere reklam alamadıkları için yayınlamıyorlar. Yani aradığınız sebep temsil ettiğiniz kanalın para hırsı. Bu kadar. Hadi bizi kandırdınız bari kendinizi kandırmayın.
Gönderen sercan zaman: 09:01 0 yorum
Etiketler: Birden Aklıma Geldi
Sayın yetkili,
Firmanızın Bağdat Caddesi (her iki şube de), Cevahir ve Kabataş dükkanlarına birden çok kez uğramış bir müşterinizim. Dükkanlarınızı her gittiğimde daha dolu görmekteyim, bunun için tebrik ederim. Özellikle fiyat avantajınızla ve çukulata ikramınızla öne çıkmaktasınız.
Ancak son iki ziyaretimden oldukça memnuniyetsiz kaldığım için size bu mesajı yazıyorum. Bunlardan biri Cevahir, tam bir felaket olan sonuncusu ise Kabataş'a idi. Ne yazıktır ki dükkanlarınıza gittikçe artan yoğun ilgiye çalışan ekibinizin hazırlıksız ve motivasyonsuz olduğunu gözlemliyorum. Dün gittiğim Kabataş'ta kalabalıktan bunalmış olduğu her halinde belli olan elemanlarınız dükkana gelip boş yer arayan ve kendilerine bunu soran müşterileri adeta kovar tavırlarla tersliyor, kaba bir şekilde boş yer olmadığını görebileceğimizi söylüyorlardı. Masalar için herhangi bir sıra sistemi olmaması üzerine elemanların da bu kabalığının, "nasılsa dolup taşıyoruz, ister bekleyin, ister gidin" tarzı bir iş anlayışından kaynaklanmayacağını umut etmek istyorum.
İnat edip bekleyerek oturabildiğimiz bir masada ne sandalye için yardımcı olunmaması ne de uzun süre sipariş alınmaması akla yanlış bir işletme mantığını getiriyor. Siz ne kadar müşterilere hızlı ve doğru servis yaparsanız dükkanın trafiği de o oranda düzelecektir. Ayrıca servis elemanlarınıza bir su istendiğinde "ben bu tarafın garsonu değilim, kendi garsonunuza söyleyin" tarzı yaklaşımların da yanlış olduğunu iletmenizi isterim.
Tüm bunların üzerine tuz biber olsun diye, ödememizi bir garsonun alması ancak biz dükkandan ayrılırken "durun siz ödeme yapmadınız" diye başka bir garsonun peşimizden bağırarak koşması trajikomik bir durum. Fişimizi göstermemizin ardından bir özür bile dilemeyen elemanlarınızla doğal olarak tartışmak ve özür talep etmek durumunda kaldık. Yarım ağız bir özrün ardından "çok kalabalık, idare edemiyoruz" tarzı bir sebep öne sürüldü. Servis elemanlarının motivasyonsuzluklarının nedenlerini ve yaptıkları işin karşılığını alıp almadıklarını bilemem ancak özellikle yoğun olduğunuz haftasonu gibi günlerde yeterli eleman çalıştırmak ve elemanların doğru hizmet verebilecek motivasyonda olmasını sağlamanın işletmenin görevi olduğunu düşünüyorum.
Mesajımı ciddiye almanız umudu ile,
Saygılarımla,
Gönderen sercan zaman: 11:29 2 yorum
Etiketler: Birden Aklıma Geldi
Fawlty Towers izlemiş olanlar anlayacaktır;
Sercan: Miguero nasılsın?
Miguero: İi desu Sercan-san. Anata wa?
Sercan: Sinemaya gidelim mi bugün. İnci, sen, ben?
Miguero: İya iya Sercan-san. İnci, sen, ben ja nai. Ichi ni san ban.
Sercan: Davul ol Miguero.
Gönderen sercan zaman: 15:31 0 yorum
Etiketler: Birden Aklıma Geldi
Şimdi size sinir olduğum bir konuyu aktarmak istiyorum. Ben 3 banka ile çalışıyorum. Günümüzde normal bir insanın sanırsam en az 1 banka ile işi vardır ki bence bu ortalama 2 bile olabilir. Banka prosedürleri ve andaval bürokrasisi içinde çok zaman harcamış biri olarak şu aşağıdaki anlatacağım durum size de çok saçma gelmiyor mu?
VARAN 1) Garanti Bankası'ndan bir kredi kartı bir de bankamatik kartım var. Üstelik telefon ve internet şubelerini de yeri geldikçe kullanıyorum.
- Öncelikli olarak bir hesap numaram var. Bu 7 haneli.
- Hesap numaramın başına da 3 haneli şube kodu geliyor. Hadi bu ikisini ezbere bilmek zorunda değilim.
- Bir de 7 haneli Müşteri Numaram var. Bu numara internet şubesinde kullanılıyor. Bunu da ezberlemem çok şart değil. Kullanıcı ismi gibi birşey.
- Sonra bir parolam var. En az 8 karakter ve alfanumerik olmak zorunda.
- Bunun dışında bir de şifrem var. 6 karakter ve numerik oluyor. Ancak bu şifreyi ayda bir değiştirmem gerekli. Ve yeni şifrem önceki 3 şifremle aynı olamıyor! Yani 1'er 1'er arttırmadığımı varsayarsak en az 4 farklı şifre aklımda tutmalıyım.
- Kredi kartımın ve banka kartımın 4'er haneli şifreleri var ki bunların da aynı olmaması öneriliyor.
- Ayrıca telefon şubesi şifrem var. 6 haneli ve numerik.
VARAN 2) Çalıştığım diğer banka olan TEB'e bakalım.
- 6 haneli hesap kodu, hem TL hem USD için 2 adet.
- Başlarına 3 haneli şube kodu.
- Kullanıcı Numaram var ki 8 haneli ve numerik.
- İnternet şubesi parolam var. En az 8 haneli ve alfanumerik olmak zorunda.
- İnternet şubesi şifrem var ki bu da en az 8 haneli ve alfanumerik olmalı. Neyseki ayda bir değiştirdiğimde önceki 3 şifremle aynı olmamalı demiyor, sadece varolan ile aynı yapamıyorsun.
- Bunun dışında kredi kartı ve banka kartı şifrelerim var 4'er haneden, ayrıca 6 haneli telefon şubesi şifrem var.
VARAN 3) Peki normal bir insan ilk 2'sinde durabilir. OK. Ama benim bir de üzerine 3.üncü bankam var ki o da İş Bankası.
- 12 haneli kılavuz hesap numarası. Ayrıca İş Bankası'nda kılavuz hesabınızdan farklı hesaplarınız da olabilir. Bir ara bunun kavgasını yapıp buraya yazmıştım.
- Müşteri numaram var İnternet Şubesi için 9 karakter ve numerik.
- Neyseki burada parola yok onun yerine her seferinde farklı kişisel bilgiler soruyor.
- Telefon ve kart şifrelerim var 4'er haneli numerik.
Tüm bu bankalar sakın şifrelerinizi bir yere yazmayın, ezberleyin, aklınızda tutun, anlamlı kelimeler, tarihler ve telefon numaraları yapmayın dediğine göre şimdi sayalım;
- 1 adet 12 haneli
- 1 adet 9 haneli
- 5 adet 8 haneli
- 2 adet 7 haneli
- 7 adet 6 haneli
- 6 adet 4 haneli
-----------------
TOPLAM: 22 adet alfanumerik ya da numerik diziyi aklımda ezbere tutmam, bir yere yazmamam ve kelime, tarih ya da telefon numarası gibi anlamlı bir seri yapmamam gerekiyor öyle mi?
Güzel Türkçe'mizde bu durum için söylenecek pek çok laf dilimin ucuna geliyor. Ancak buraya yazamıyorum...
Gönderen sercan zaman: 14:57 1 yorum
Etiketler: Birden Aklıma Geldi
Kanımca güne güzel başlamanın iyi bir yolu sabah işe gelirken arabada bangır bangır Alanis Morissette'in aşağıdaki parçalarını çalmak ve mümkünse bağırarak eşlik etmektir; All I Really Want, Not the Doctor, Right Through You.
Gönderen sercan zaman: 10:55 0 yorum
Etiketler: Birden Aklıma Geldi
Sabahın köründe sis ile kaplanmış Boğaz Köprüsü'nden geçerken yaşadığınız 2 muhteşem an var. Bunlardan biri köprünün tam ortasına geldiğinizde sisten ne Anadolu ne de Avrupa tarafını göremediğiniz ve nereden geldiği ve nereye gittiği belli olmayan hatta belki uçsuz bucaksız hiç bitmeyen bir köprü üzerinde olduğunuzu hayal edebildiğiniz an. İkinci muhteşem an ise geçtiğiniz yaka yavaş yavaş belirmeye başladığında duyduğunuz hayal kırıklığı ve üzüntü.
Gönderen sercan zaman: 12:30 0 yorum
Etiketler: Birden Aklıma Geldi
Hatta eğer çalıştığım yerden bir kişiyseniz mutlaka yapın! Sorulara Doğru/Yalnış diye cevap veriyor ve kaç tane Doğru dediğinizi topluyorsunuz.
1) Çevrem basiretsiz aptallarla dolu ve arada bir onlara doğru yolu göstermekten geri duramıyorum.
2) Şu anki ekibimle çalışmaya başlamadan önce kibar bir insandım.
3) Çevremdeki insanlara güvenmiyorum, onlar da bana güvenmiyor.
4) Çalışma arkadaşlarımı rakip olarak görüyorum.
5) Merdivenden tırmanmak için arada bir birini aşağı itmek gerekebilir.
6) Diğer kişilerin işle ilgili kıvranmasını zevkle izliyorum.
7) İş arkadaşlarımın başarılarına sevinmekte zorlanıyorum.
8) Bir arkadaş listem, bir de düşman listem var ve her ikisinin de varlığından memnunum.
9) Bazen işyerimdeki gerizekalılara acımadan edemiyorum.
10) Ne kadar iğnelersem iğneleyeyim bir türlü akıllanmıyorlar.
11) Takımımın başarıları benim de başarım sayılır - bensiz bir hiçler.
12) Zaman zaman toplantılarda tat kaçırıcı cümleler sarfetmekten geri kalmıyorum.
13) Başkalarının hatalarını bulmakta ustayım.
14) Nadiren hata yaparım. Genelde sonuçlanmayan işlerim başkalarının hatalarındandır.
15) Sık sık söz keserim, genelde benim söylediklerim daha önemli şeylerdir.
16) Patronumla aramı iyi tutmak için her zaman aklımdakileri söylemem.
17) Esprilerim komiktir ve çoğunlukla işyerindekilerle ilgilidir.
18) Takımımı seviyorum ama şirketin geri kalan ekipleri ile aramız iyi değil. Bu yüzden takımım dışındaki herkese pislik gibi davranıyorum.
19) İnsanlar benimle konuşurken gözlerime bakmıyor.
20) İnsanlar benimle konuşurken kelimelerini seçiyor.
21) Attığım e-maillere zaman zaman yazılı negatif yanıtlar alıyorum.
22) İnsanlar bana kişisel bilgileri vermiyorlar.
23) Ofisimdeki kişileri hiç etrafımda eğlenirken görmüyorum.
24) Ben geldiğimde birileri gidiyor.
0-5 arası: Tam olarak bir g.tdeliği değilsiniz ya da kendinizi kandırıyorsunuz.
5-15 arası: Sınırda bir g.tdeliğisiniz, daha fazla kötüleşmeden kendinizi değiştirin.
15 üstü: Tam bir g.tdeliğisiniz hemen yardım alın. Ama yardım için bana gelmeyin çünkü sizinle tanışmamayı yeğlerim.
Şimdi de bunu izleyin.
Gönderen sercan zaman: 11:43 0 yorum
Etiketler: Birden Aklıma Geldi
Biliyorsunuz Fox Amerika'nın en çok tartışılan kanalıdır. Hem en çok izlenen hem de sürekli programlarının içeriğinin "crap" (mota mot çevirirsek "b*k", yorumlu çevirirsek "çer çöp") olduğuna dair eleştiriler alan bir kanaldır. Ayrıca geçmişte kalmış küçük George Bush ve Al Gore seçimlerine ve Florida olaylarına bakarak da tüm Fox yönetiminin ve her ne hikmetse muhabirlerinin dahi para ile kolayca satın alınabildiğini görürüz. Hatta satın alınmak ne kelime bilakis iktidar yalakasıdırlar. Ayrıca Amerika'daki her türlü korku ve paranoya kampanyasının (yok zenciler, yok güney amerikadan gelen ölümcül arılar, yok canlı bombalar, yok içinde hastalık taşıyan zarflar, vs vs) önde giden neferidir.
Bunları neden anlattım? Tabiki Türkiye'deki Fox kanalı ile ilgili. Fox'ta sabahları bir haber programı ve bunu da sunan bir insan evladı (!) var. Haberleri bu kadar kötücül, bu kadar yanlı, bu kadar yerlerde sürünen bir şekilde ele alabilmek herhalde özel uğraş gerektirir. Dediğimi anlamak için baskın ve 8 askerin rehin alınmasın sürecinde bu programa denk gelmeliydiniz. Stüdyoda şiirler okunuyor, kahramanlık türküleri, kanlar dökülüyor, kafalar uçuyor, kan yerde kalmıyor, faşizmin sınırları zorlanıyor. Bir ara neredeyse "stüdyoya bir Kürt getirdik, şimdi canlı yayında döveceğiz" falan diyeceklerinden şüphelendim.
Dakikalar önce yine Fox'u izliyorum (ben de manyak mıyım, madem sinir oluyorum niye izliyorum). Isparta yakınlarında düşen ve son yılların en büyük uçak kazası olabilecek bir kazadan bahsediyor. Kimse kurtulamamış deniyor. İHA muhabiri uçak enkazının orada. Canlı yayında bağlanıyorlar. Fox sunucusu diyor ki "yakınlarınızda bir yolcu yakını var mı, telefonu ona verin". İHA muhabiri "pek uygun olmaz diyor, çok üzgünler, yıkılmış durumdalar". Fox sunucusu ısrar ediyor. Bir adamcağıza veriyorlar telefonu. Adam telefonun diğer ucunda kim olduğunu bile anlamamış, belki yakını ile ilgili bir haber verecekler sanıyor. Ağlıyor. Fox sunucusu ısrarla saçma sapan sorular soruyor. Adam şaşırsın mı üzülsün mü. Doğal olarak hüngür hüngür ağlıyor canlı yayında. Ağlasın diye yayında tutuyorlar, Fox sunucusu aptalca sorularına devam ediyor. Neyseki İHA muhabiri adamdan telefonu alıyor da bu işkenceye son veriyor.
Sonra bir de haberi kapatırken orduya yalakalık yapacak ya. "Kahraman askerlerimiz orada çalışıyor" gibi birşeyler diyor. Ama iğrençliğini saklayamadığı için ardından da "ceset parçalarını topluyorlar" diyiveriyor. Sonra ileri gittiğinin farkına varıp "bu haberi vermek zorundaydık" diyor. Evet zorundaydınız da böyle mi zorundaydınız eh be Monkey!
Gönderen sercan zaman: 09:20 0 yorum
Etiketler: Birden Aklıma Geldi
Eğer bir konu inada bağlandıysa birşeyleri yokedip öldürmeden çözülmesi de zorlaşmış demektir. Çünkü ana konunun üstüne bir de diğer tarafın inat etmesinin kırgınlığı eklenir. Kendi kendine inadı kırmaya karar verdiğinde bile diğer tarafın bunu senden önce yapmadığı bilgisi hep bir kenarda duracaktır.
Dahası konunun çözülmesi bile artık üzerinden inadın yarattığı o burukluğu atmak adına yeterliliğini yitirir. Üzeri kapanan ama tam iyileşmeyen bir yara gibi izi kalır. Zaman zaman bir konu o yarayı yeniden aklına düşürür, sızlatır.
Gönderen sercan zaman: 10:43 1 yorum
Etiketler: Birden Aklıma Geldi
O kadar aptalca film çekeceğinize artık şunları çekseniz de biz de izlesek;
* Reign of Riddick : The Necromonger King (Chronicles of Riddick 2 ya da Pitch Black 3 adı ile de çıkartılabilir)
* Fall of Riddick : Rise of the Elementals (Chronicles of Riddick 3 ya da Pitch Black 4 adı ile de çıkartılabilir)
* Childe Roland to the Dark Tower Went (Tahminen trilogy olur, ya da şaşırtsınlar bizi 7 saatlik bir film yapıp çaksınlar sinemalara)
* Diana Wynne Jones'un sinemaya uyarlanmamış diğer kitapları; tercihen Miyazaki uyarlasın. Örneğin The Merlin Conspiracy'den başlayabilirler. Ya da Nick Mallory'nin hikayesini anlatan bir seri film yapabilirler (diğer adı ile Nichothodes Euthandor Timosus Benigedy Koryfoides).
* Kingdom Come (Mark Waid ve Alex Ross'un müthiş serisi)
* Who Watches the Watchmen (Alan Moore'un 1986 yapımı bu kitabı artık çalına çalına bir hal oldu, yapsınlar güzel güzel izleyelim. En son Lost dizisini resmen bu kitap üzerine kurmuşlar, ayıptır.) (Watchmen'i bilmeyenler okusun; Watchmen)
* New Super Mario Bros (Madem New Super Mario Bros oyunu ile tüm Mario franchise'ı yenilendi, o halde güzel bir film de çeksinler buna. Bob Hoskins Mario'yu oynamasın bu sefer, gerçi çok yakışıyordu ama...)
Gönderen sercan zaman: 10:49 1 yorum
Etiketler: Birden Aklıma Geldi
İşte size garip bir eşleşme. Biraz önyargılarımızı ve ezbere kalıplaştırma içgüdümüzü kullanalım;
Araba dediğimiz şey bir silah aslında. En küçüğü 2 tonluk aletlerden bahsediyoruz. Birinin üzerine sürersen direk saldırı oluyor. Mesela bir araba ile kafayı kırıp sokaklarda dehşet ve yıkım yaratarak gidebilirsin.
Eğer kişi şehirde yaşayan, eğitimli bir kişi ise genelde küçük araba kullanıyor. Eğer mafyavari bir tip ise büyük Mercedes'ler ya da siyah camlı jipler alıyor. Minibüs kullanan şöförlerin eğitim seviye ortalamaları oldukça düşük. Aynı şey yolcu otobüsleri için de geçerli. Kamyonlara geldiğimizde ise şöförün eğitim seviyesinin iyice düştüğü görüyoruz.
Şimdi bir kafamızı çalıştıralım. Arabanın bir silah olduğu düşünürsek, nasıl oluyor da silah büyüdükçe kullananın eğitim seviyesi düşüyor. Oysa tam tersi olması gerekmez mi? Hmm... Hemen jipi satıyorum sanki...
Gönderen sercan zaman: 08:51 1 yorum
Etiketler: Birden Aklıma Geldi
* Haftada 2 gün evde kalıyorum, taş çatlasa 3. Geri kalan zamanım taksimde geçiyor.
* Final Fantasy XII'ye başladım. Nedense çok heyecanlandırmadı. Oysaki FFX ve FFX-2'yi Başar ile paralel olarak ne kadar heyecanla oynamıştık. Senaryosu, karakterleri ve demoları hala düşündükçe tüylerimi diken diken eder. Hatta iyi hatırladım, demolarını youtube'den toparlayıp bir zaman katli yapayım.
* God of War nasıl bir adrenalin salgısı. Gerçi pek beceremiyorum.
* Casino Royal'i izledik. Craig David, Bond olmaya yakışmamış diyenler halt etmiş. Film çok hoşuma gitti. Başar'ın dediği gibi "salon Bond'u" değil, "sokak Bond'u" olmuş. İlk macerası olduğu için beceriksiz, vahşi, giyinmeyi bilmeyen bir Bond. Batman Begins, Batman serisi için neyse, Casino Royal de Bond serisi için odur bence.
* Sabahları kalkma saatimi bilinçli olarak 7'ye aldım. Bir hafta 7'de uyanınca artık hep uyanıyorsun. Garip bir duygu, sanki hayattan bir saat daha çalmışım gibi.
* Steam'den bir sürü bişi indiriyorum. Nerden çıktı bu oyun sevdası?
* Haftalardır aynı kitabı okuyorum (Geceyarısı Sineması), bitirsem de yeni bir tanesine geçsem. "Erkekler Hep Aynı" diye bir kitap izledim sabah haberlerinde, cheesy birşeye benziyor ama sanırsam okuyacağım. Bir de "Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi"yi okuyayım, kötüler de ağlar!
* Ahaha, şimdi TV'de bir haber izledim. CHP muhalifleri Deniz Baykal ile görüşmek üzere parti merkezine gelmiş, Deniz Baykal şehir dışında gelmeyecek cevabı almışlar. Sonra otoparka inince Deniz Baykal'ı arabasının direksiyonunda beklerken görmüşler. Deniz Baykal da kaçmış. Bu ne ya!
* 4 aydan beridir kurtulmuştum ama işte dün akşam WoW'da bir karakter yarattım. Koray, Esra, Aykut, Cem, Başar ve Baykal aynı sunucuda başlayınca dayanamadım. Gerçi zaman ayırabilecek miyim o da ayrı.
Gönderen sercan zaman: 08:23 0 yorum
Etiketler: Birden Aklıma Geldi
Arkadaşlarımın bloglarını güncellememesi üzerine (hani Geyşa Power, hani Gulag, hani Hasmeth XL) yabancı bloglara sardırdım. Sağ blokta da link verdim, şimdilik 3'ünü seçtim, gerisi gelebilir.
Gönderen sercan zaman: 12:55 0 yorum
Etiketler: Birden Aklıma Geldi
Kaç gündür bloga birşeyler yazamıyorum. Hatta bir ara acaba kapamalı mıyım diye düşündüm. Birşey yazmadığım bu esnada 6 kişi telefonla 1 kişi de facebook'ta mesaj yöntemi ile "bloguna birşey yazmıyorsun, iyi misin, hayatta mısın" diye benimle iletişim kurdu. Bu bağlamda sanırsam yazmaya devam etmeliyim. Aslında hayatta pek çok şey oluyor buraya yazılası, ama herhalde ben yazma isteğimi yitirdim. Fotoğraf makinem bozuldu, resim de çekemiyorum. Belki temsili illüstrasyonlar yapmalıyım, hmm... Örneğin ben bloga yazmazken neler oldu, rakamlarla geçen günler;
* Hastalandım ve hasta yattım ÜÇ gün kadar.
* Ardından BİR kez Talip hastalanır gibi oldu ama ucundan sıyırdı.
* Kaza yaptım. İstinye'de BiR yokuştan inerken araba ıslak yolda kaydı ve sağ ön teker kaldırıma çarparak içeri doğru yamuldu. Araba servisi çekildi.
* Servis bana arabanın kilometre sayacı ile oynandığını söyledi (tahminen ELLİ BİN ila YÜZ BİN kilometre arası), kazıklanmışım.
* İstanbul'dan SEKSEN kilometre uzağa Terkos dolaylarında bir tepeye gittik, ağaçlar altında ve çimler üzerinde piknik yaptık.
* BİR ceviz ağacından ceviz topladık akabinde ve kırıp yedik.
* İKİ kere Bakırköy'e gittim, BİR keresinde dolaşmak diğer keresinde eşya almak için.
* BİR Trendshow'a katıldık, kötüydü bence genel olarak bu sene. Talip rehber öğretmen olduğu için "işte gençliğin hali" belgeseli çekti adeta fuarda.
* Trabzon'dan gelen BİR arkadaşı ağırladık.
* YİRMİ DOKUZ Ekim kutlama çılgınlığı sırasında Karaköy Güllüoğlu'nda baklava yiyiyorduk, ardından deniz kenarı ve havai fişek gösterisi izledik şansa.
Gönderen sercan zaman: 10:59 1 yorum
Etiketler: Birden Aklıma Geldi, Hayat Memat
Yeni bir mevsim, yeni projeler, hayatta bazı yeni düzenlemeler. Bunun bloga da yansıması tabiki kaçınılmaz. Şöyle ki;
* Zip'lenmiş Film Özetleri, Birden Aklıma Geldi'nin içine girdi. Artık film özeti zipleyeceğimi sanmıyorum. İlk yaptığımda komik bir fikirdi ama devam ettirilirse biraz soğurmuş gibi geldi.
* Günün Tavsiyeleri, Birden Aklıma Geldi'ye taşındı. Onlara da devam etmeyeceğim, ben kimim ki insanlara tavsiye veriyorum, kendi hayatıma bakayım öncelikle, peh...
* 12 adet Link Kuyusu ile 13 adet Zaman Katli, Zaman Katli ismi altında birleşti. Zaten benzeşiyorlardı, neden ayrılar diye düşündüm, cevap bulamadım.
Evet sanırsam, şimdilik bu kadar yeter.
Gönderen sercan zaman: 09:32 0 yorum
Etiketler: Birden Aklıma Geldi