6 Ağustos 2007 Pazartesi

Tatilde (1)

Şu an bulunduğum tatil köyünün terasında, açık havada, güzel Kuşadası manzarası karşısında, hamağa yayılmış, kucağımdaki laptop ile otelin wireless netinden blog yazıyorum. Hava ne sıcak ne de soğuk, tatlı bir esinti var. Önce birkaç resim, sonra birkaç not.

Oda;


Balkon;


Çalışma masası haline getirdiğim masa;


Banyoda yarattığım kozmetik kabusu (bakmayın kalabalık görünüyor, aslında yarısı güneş kremi);


Şimdi gelelim notlara;

* Mola yerlerindeki gözlemeler her zaman çok güzel kokar ve görünür ama tadları asla güzel değildir.
* Broşürde ismi geçen Sevgi Plajının ismi gerçekten Sevgi Plajıymış, buradaki pozitif yaşamcıların uydurduğu bir isim değilmiş.
* Yoga dünyanın en zor sporuymuş. Hoca yaparken basit görünen hareketleri yapacağım derken kan ter içinde kalmak içten değil. Her gün 1 saat Yoga yerine 3 saat koşayım dedim ama kabul etmediler.
* Burada Zeynep Hanım diye biri var, beni nerede olursam olayım buluyor, yoksa üzerime verici mi yerleştirdi? "Sercan Bey, ozon terapisine bekleniyorsunuz." "Sercan Bey, uyku terapisine katılmayacak mısınız?" "Sercan Bey, henüz masajınıza gitmediniz mi." Bir yerden çıkıyorum kadın anında yanımda biterek beni başka bir yere gönderiyor. Çok müzdaribim.
* Hergün 70 derece saunada 20 dakika kalıyorum. Eğer cehennem diye bir yer gerçekten varsa, sıçtık ki ne sıçtık.
* Otobüse binerken beni uğurlamaya gelen Serra bıyıksık ve sakalsız fotoğraflarımı çekti ama yayınlamayı düşünmüyorum. Ama mesela Vanity Fair dergisi kapak yapacaksa belki satmayı düşünebilirim.
* Mineral havuzuna girerken bir kadın merdivenlerdeki çocuğa şöyle dedi; "Yavrum, çekil de amca geçsin." :( Yoksa ben artık amca mı oldum?
* Lisede çok sevdiğim ama sözlerini anlamamış olduğum bir İngilizce şarkıyı havuz başında güneşlenirken dinledim ve anladım. Çok acıklı...
* Genel olarak kür otelleri sandığımdan daha güzel oluyormuş. Sabahtan itibaren o terapiden bu terapiye, masajdan yogaya, havuzdan saunaya derken akşam pestiliniz çıkmış halde DVD seyredip uyuyorsunuz. Daha Kuşadası'na bile tam inemedim.
* Yarın sabah geldiğimden beridir ilk kez plaja ineceğim, burada o kadar çok havuz var ki denize gidesim gelmemişti.
* Henüz yapamadıklarım; İbo ile görüşemedim, Necatiler henüz gelmedi, bana tekne ile balık sözü var, Milli Park'a gidemedim, gelmişken Efes'e kadar gitmeli miyim bilemiyorum.

3 yorum:

Nunnu dedi ki...

necatiler geliyor sen bekle az daha. balik, efes ve kalamakiye (milli park) gideriz beraber.

Adsız dedi ki...

Şu an kendimi bi garip hiisediyorum. Ağustosun bilmem kaçı olmuş ben Antalya'da,ayağını denize değil uzatmak,100 metre yakınına bile yaklaşmamışım. Hay saygılar bana... Bi de bilgisayar başında oturmuş,tatildeki kardeşimin kaldığı otele bakıyorum. Bekle özgürlük geliyorum...mu?.. Beni yine Akçay,Haberkent paklar herhalde,özgürlük benim neyime. Al yanına pınar'ı topiyi,doğru Balıkesir

Draga dedi ki...

İbo sıcaklar ve ev arkadaşlarının bin bir türlü gerzekliklerinden dolayi Antalyaya Geri dönmek zorunda kaliyor ve çok utaniyor...Sercan bu özür commentini ben ibonun yerine yaziyorum...
Ben kimmiyim...