30 Haziran 2007 Cumartesi

Easy

Cumartesilerini seviyorum. Bir yandan TV'de paparazzileri seyrederken diğer yandan iç çamaşırla buzdolabındaki yemek artıklarını tırtıklayabilir, masaya yayılmış puzzle'a bir parça daha ekleyip pause ettiğiniz PS2 oyununda biraz daha ilerler, arkadaşlarla telefonda akşam için plan yaparken MSN'de uzaktakilerle geyik yapabilir, arada bir mesajlarınızı kontrol edip sonra da sırt üstü yatağa yatar okuduğunuz kitapta bir sayfa daha ilerleyebilirsiniz. Tüm bunlar olurken bilgisayarda uzun bir şarkı listesi döner, klima evi 25 derecede tutar, sevdiğiniz kişilerden SMS'ler gelir, BitComet takip ettiğiniz diziden bir bölüm daha indirmektedir. Bazen hayat o kadar da kötü ve mutsuz gelmiyor...

2 gündür dolapta bekleyen ve içinde çeşitli deniz yaratıklarının dokungaç, kıskaç ve kabuklarını içeren deniz ürünleri salatası. Sizce yemeli miyim?


29 Haziran 2007 Cuma

Blog Savaşları

İstek Şarkı

Şarkıların sözlerini Türkçe'ye çevirmek sanki defterlere Blue Jean çıkartmaları yapıştırmak gibi liseden kalma bir alışkanlık gibi geliyor insana. Ama işte günün mood'umu yansıtan istek şarkısı; The Knife - Heartbeats.

Bir gece büyülü bir telaş
Basit bir dokunuşla başlayan
Bir sonraki gece itiş kakış
Ve boş hayaller.

On günlük kusursuz bir melodi
Kırmızı ve mavi
Bir söz vermiştik
Aşık değil miydik?

Haftasonu Planları ve Gerçekleşme Olasılıkları

* Evi temizle, çamaşırları yıka, gereksiz eşyalardan kurtul. (OLASI)
* Sabah kahvaltını dünden kalan karışık deniz ürünleri salatasıyla yap, zehirlen, hastaneye kaldırıl. (YÜKSEK)
* Aylardır sadece DVD'sini satın alıp ya da netten indirip izlemediğin filmleri izle, biriktirdiğin PS2 oyunlarını en azından aç bi' demolarına bak. Asosyal bir haftasonu geçir. (YÜKSEK)
* Uyu! (DÜŞÜK)
* Gaza gelerek bisiklet al ve kuti ile sahilde uzun bir bisiklet turuna çık. (OLASI)
* Haftalar süren arşivleme işlerini artık bitir de bilgisayarını formatla. (DÜŞÜK)
* Alkolden uzak bir haftasonu geçir. (OLASI)
* IKEA'ya git, 3-5 yeni eşya bak. (YÜKSEK)
* Paran olmadığını farkedip kös kös eve dön. (DAHA YÜKSEK)

Yeni Başladım


Sam Harris'in anti-din kitabı oldukça iyiydi ama belli bir yerden sonra inancın beyinsel fonksiyonları üzerine girince birazcık baydı. Sıradaki kitap Erik Durschmied'ten From Armageddon to the Fall of Rome : How the Ancient Warlords Changed the World. Kitapta antik tarih boyunca çok önemli olan 17 savaş tüm ayrıntılarıyla (haritalar ve savaş planları, etc ile) anlatılıyor. Aslında daha çok kuti için bir kitap ama dili oldukça güzel, teknik detaylara çok girmezse sıkılmadan hızla bitirebilirim sanırsam.

Zaman Katli

Oyun: Evan Almighty
Oyun: Ratatouille 1
Oyun: Ratatouille 2

Korkuyorum çok karizmatik görünmesine rağmen fragmanlarında çok çocuksu çıkacak bu film de;
Video: Transformers Oyuncu Seçmeleri - Freddy
Video: Transformers Oyuncu Seçmeleri - Mario
Video: Transformers Oyuncu Seçmeleri - Hiro

28 Haziran 2007 Perşembe

Rakamlarla Geçen Hafta

* BİR araba aldım (oh be!) ve direksiyon öğrenmek adına yaklaşık BEŞYÜZ kilometre kadar yol yaptım.
* ÜÇ gece üst üste barbekü yaptık, hala daha evde et kaldı.
* ÜÇ gün evde bir köpekle yaşadık, BİR kere haksız yere dövdük kendisini.
* Evanescence konserine KIRKBEŞ dakika geç girdik.
* Hava sıcaklığı ortalama OTUZSEKİZ dereceydi, hava durumundan sorumlu panteon tanrısı bi' adım öne çıksın!
* BİR komşuma rezil olduk!
* ALTI gündür sadece bıyıkla dolaşıyorum, ilginç bir tip oldum.

Günün Kelimesi

kolasamak
(fiil) Şiddetli bir kola içme isteği duymak. (Örn: İki dakika duralım ben bi' buzdolabına uğrayayım, acayip kolasadım!)
Uyduran: İbo

En Sevdiğim Saplantılar

Kendimde veya çevremdeki insanlarda varolan ve hayatımı yönlendiren çeşitli favorim saplantılar.

* Kusursuz anı bekleme: Hayattaki planlara bir türlü başlayamama, hep hayalini kurduğun şeyleri sürekli daha iyi bir zamanda başlamak üzere erteleme, işlerini ve insanları sürekli öteleme. Belki de yapılması gereken; yapmak istemediklerinle yapmak zorunda olduklarını ayır, korkak olduğunu kabullen, cesaretsizliğinin kayıplarını değerlendir.

* Kavgadan sonraki ruhlar merdiveni: Söyleyeceklerini konuşmalarda ya da kavgalarda söyleyemeyerek sonra saatler - hatta günlerce - "keşke şunu da deseydim, keşke bunu da söyleseydim" diye kendi kendini yeme. Üstelik söyleyeceklerinin vakti de geçmiş olduğundan asla söylenemeyenler mezarlığına gömülmesi ya da içinde patlaması. Belki de yapılması gereken; doğru şeyleri doğru zamanda söyleyememenin daha kendi düşüncelerini doğru düzgün anlayamamış olmandan geçtiğini farket.

* Artık geri dönüşü olmayan eski sevgili ya da ilk aşk: Artık senin ve onun için mutlu bir formül olmadığını bile bile yine de birinin peşinden koşup diğer herkesle olan ilişkilerini berbat etme, karşılaştığın herkesi onunla karşılaştırma, sonuçsuz arayışlarla herkese hayatı zehir etme. Belki de yapılması gereken; gerçeklerin farkında olamadığının farkına var, acına sarıl, başarısızlığını kabullen, artık karşılaştırmalar yapma, aynı suda bir daha yüzemeyeceğinin farkına var.

* Gurur yapamama: Her tartışma sonrası arayıp özür dileyen olma, suçlu sen olmadığın durumlarda dahi peşine düşme, kaybetme ve yalnız kalma korkusu içinde hep diz çöken olma (sevgililer ve arkadaşlar için eşit derecede geçerlidir). Belki de yapılması gereken; yalnızlık talimleri yap, kendini sevme talimleri yap.

27 Haziran 2007 Çarşamba

3 Akşamlık Zaiyat

Ahmetle amacımız evde yemek yaparak daha hesaplı yaşanılabileceğini kendimize ispatlamaktı. Bunun üzere 3 gün önce Metro'ya alışverişe gittik. Ancak alışverişte gözümüz döndüğü için bir sürü gereksiz şey alıp gereğinden çok para harcadık. Sonra evde yapacağımız yemeklerin porsiyonlarını biraz abarttık ve şaşırtıcı bir şekilde de bu abarmış porsiyonları sonuna kadar tükettik. 2 kişi olarak 3 akşam yemeklik zaiyat;
- 3 kilo dana pirzola
- 3 kilo kuzu pirzola
- 1 kilo kasap köfte
- 2 paket Barilla Tortellini
- 2 büyük salata
- 2 büyük somon füme
- Sayılamaz kadar çok kutu diet kola, lipton ice tea limon, red ve green

Evet kabul ediyoruz biz hayvanız.
Sonuç: Evde akşam yemekleri bir şekilde bizim için daha hesaplı değil!

Dalya! (100)

Evet bu yazı bu bloga girdiğimi 100'üncü yazı. İlahi Google Analytics'in dediklerine göre bakalım 100 girişte site nerelere gelmiş;

* Bu bloga bugüne kadar girmiş farklı kişi sayısı: 202 (Benim MSN listemde olsa olsa 50 kişi vardır, peki diğer 150 kişi kim?)
* Sitede geçirilen ortalama süre: 2:37 (İki buçuk dakkada kaç yazı okuyorsunuz?)
Nasıl geliniyor: %96 oranında direk adres yazılarak geliyor. %4 Google'dan gelmiş. Google'dan gelenler de şunları arayıp -nedense- beni bulmuş;
- kaşif dora cd (1 kişi - çok özür dilerim sayın kullanıcı hemen siteme bunla ilgili bişiler koyayım)
- öp popomu (1 kişi - eğer daha sık gelmenizi sağlayacaksa seve seve)
- işyerinde mutluluğun sırrı (1 kişi - ciddi bişi ararken eblek bişi buldunuz, özür dilerim sayın kullanıcı)
* En çok hangi içeriklere bakılmış; Sırasıyla rakamlarla geçen hafta girişleri, geçtiğimiz ayın arşivi, Birden Aklıma Geldi ve Günün Kelimesi etiketleri.

Bugünki ödeviniz; İlk başta sadece kendim için bir arşiv olsun demiştim ama şimdi görüyorum ki hit, şan, şöhret ve hayranlar herşeymiş. Bugünki ödeviniz arkadaşlarınıza bu blogtan bahsetmek!

Günün Kelimesi

klimafili
(isim) Klima ile cinsel münasebete girme isteği. (Örn: Sıcaktan klimafili oldum, sanırsam yazdan sonra bir psikiyatra gitmem gerekecek.)
Uyduran: Tarkan

İstek Şarkı

Şarkıların sözlerini Türkçe'ye çevirmek sanki defterlere Blue Jean çıkartmaları yapıştırmak gibi liseden kalma bir alışkanlık gibi geliyor insana. Ama işte günün mood'umu yansıtan istek şarkısı; Morrissey - Let Me Kiss You.

Bu yüzden gözlerini kapa
Ve fiziksel olarak hayran olduğun birini hayal et
Ve bırak da seni öpeyim, bırak da seni öpeyim.

Ama sonra gözlerini açınca
Fiziksel olarak tiksindiğin birini göreceksin
Ama yine de kalbim açık, kalbim sana açık.

26 Haziran 2007 Salı

Emre Saçma Pozlarda

http://robocub.com/woof/2007/06/24/photo-shoot/
Aşağıda bi yerlerde de haftasonu burnunu karıştırırken ki fotosu vardı.

Günün Kelimesi

tembolog
(isim) Eskiden günde 4-5 giriş yaparken şimdilerde tembelleşmiş ve günde 1-2 giriş yapmaya kadar düşmüş blog sahibi kişi. (Örn:
- Sen son günlerde amma tembolog oldun, silkin ve kendine gel!
- Peki abi...)

Allah Belanızı Versin!

Havanın 38 derece olduğu bu günün anlam ve önemini en iyi şekilde anlatan bir Yiğit Özgür klasiği. (Ayrıca yarından itibaren ölümcül sıcaklar gelecek vs tarzı laflar da yok değil.)

Damardan

Bu sıcak günlerde MP3 listemi dans ve tekno müziğinden -nedense- damardan hüzünlü müziklere değiştirdim. Böylece sıcak yanında bir de hüzünden bunalacağım.

* İncesaz - Çok Aşığın Var Diyorlar
* Tindersticks - Until the Morning Comes
* Tindersticks - Been Loving You Too Long
* Smog - I Break Horses
* Goran Bregoviç - Death
* The Cure - Lovesong
* David Gray - Sail Away
* Badem - Sen Ağlama
* Morrissey - Let Me Kiss You
* Portishead - Undenied
* Bjork - So Broken
* Skunk Anansie - Weep
* Radiohead - Creep
* Chris Isaac - Wicked Game
* Sibel Alaş - Adam
* Hayko Cepkin - Fırtınam
* The Cranberries - Animal Instinct
* Gary Jules - Mad World
* Trent Reznor - Hurt
* Hande Yener - Sen Anla

25 Haziran 2007 Pazartesi

Haftasonu Mucizeleri

* Cumartesi gecesi 2:00 gibi House Cafe'de aldığımız (hafif alkollü) kokteylerin ardından Başar'ı eve bırakıp Ahmet ile Bostancı sahiline ilk araba kullanma deneyimimi yaşamaya gittik. Direksiyonu alıp Bostancı, Dragos, Kurtköy yolunda ilerledim. Ardından paralı otobana girdik ve sabaha Bolu'da olup pirzola yemeye karar verdik. Ama İzmit dolaylarında Pazar günki planlarımızı hatırlayarak geri döndük. Arabayı eve kadar getirip üzerine bir de park ettim. Gün ışırken bayılarak uyuduk. Ertesi gün arabayı öğlen trafiğinde Üsküdar, köprü, Beşiktaş, Ortaköy, Bebek, Tarabya, ikinci köprü, Vatan Caddesi, Aksaray, Eminönü, Tophane (nargile molası), Taksim, Beşiktaş, köprü ve ev rotasında götürdüm. Böylece ilk kez araba kullandığım gün içinde arabayı hem şehirlerarası hem de şehiriçi trafiğe sokmuş oldum. Üstelik sadece 2 kere ölüm tehlikesi atlattık!

* Evanescence konser bileti üzerinde "başlama saati 21:00, ön grup Gripin" yazdığı için her normal insan gibi 9'da Gripin'in çıkacağını Evanescence'in 22:30 falan gibi çıkacağını düşündük. Oysaki biz Aşşk'ta yemek yerken Evanescence çıkmıştı, böylece konserin ilk 3-4 şarkısını kaçırdık. Adamlar sadece bir kez - o da 2 şarkı ile - bis yaptıkları için biraz tiksindik ama genel olarak güzel bir konserdi.

* Evde 2 günlüğüne bir köpek var. Köşe bucak kaçıyorum kendisinden.

* Pazar günü hava o kadar sıcaktı ki gittiğimiz açık büfe kahvaltıda sadece bir tabak - o da yarım yamalak - yemek yiyerek kaçmak zorunda kaldık. Kendimiz için de şaşırtıcı bi' durum oldu.

23 Haziran 2007 Cumartesi

Haftasonu Salakları





Sıradan Bir Cuma Gecesi

Yarısına kadar votka dolu olan bardağın kırılması ile kendine geliyorsun. Barış hemen yeni bir bardak istetiyor. Loş ışık, sıcak ve yüksek sesli tekno seni bunaltmış. Çevrendeki görüntüler yavaş yavaş referans noktasını kaybedip dönmeye başlıyor. Dolu bardağı alıp hızla içiyorsun. Artık çıkmak istiyorsun. Zar zor Sadık'ta kalan para üstün aklına geliyor. Para üstünü almak üzere bara seyiriyorsun. Flaş! Tanımadığın bir sokakta bekliyorsunuz. Yanındakiler nargile içmek istiyor. "Evet ben de bir Türk kahvesi içerim." Konuşan sen miydin? Miden ağzına geliyor ama neyseki kusman mümkün değil. Flaş! Sokağın kenarındaki bir masada oturuyorsun. Elinde bir kaşık var. Dünyanın en kötü çorbasını içiyorsun. Ahmet bağıra bağıra Bülent'e arabalardan bahsediyor. Gözün ilerideki sokak köşesine takılmış. Sanki birini bekliyormuşsun da kimi beklediğini unutmuşsun gibi. Flaş! Arabadasın. Biri arabayı sürüyor. Elinde bir telefon var. Telefonun diğer ucunda Bülent birşeyler bağırıyor. Telefonun eline nasıl geldiğini merak edip Ahmet'e uzatıyorsun. Uyumaya devam et. Flaş! Evde, küçük odanın yatağındasın. Yalnız değilsin. Ama sarhoş olmanın en iyi anını yaşıyorsun; sadece birkaç saat için de olsa dünyadanın tüm yükünü omuzlarından atıp herşeyden vazgeçtiğin o dakikalar. Sabah kötü bir başağrısı ile uyanacağını bile bile kendini uykuya bırakıyorsun.

22 Haziran 2007 Cuma

34 S 6596



Sonunda oldu! İnanılmaz ama gerçek. Aylardır ağzımda sakız olan araba alma geyiği sonuçlandı. Arabayı bulduktan sonra bile bahtsızlığım bir kez daha su yüzüne çıktı ve bir sürü uğraş oldu. Ama sonunda yukarıda resmini gördüğünüz Toyota RAV4'ün anahtarını cebime atmayı becerdim. Henüz tam kullanamadığım için Ahmet ya da Serra beni oradan oraya götürüyorlar ancak yakında ben de yollarda bir trafik canavarı olurum diye umuyorum. Bu arada aldığım gün cebimden bir takım paralar uçuşmaya başladım, sanırsam yakında fakir bir kişi olacağım.

Haftasonu Planları ve Gerçekleşme Olasılıkları

* Araba kullanmayı öğren! (YÜKSEK)
* Solar Beach'e git yüz dinlen. (OLASI)
* İşlerini bitir ve biraz paza kazan. (OLASI)
* Bülent'e öğrenmesi için arabanı ver, gitsin bi' yere çarpsın. (YÜKSEK)
* Arabanı kutlamak için Go Mongo'da yemek ayarla, sonra sinemaya git. (YÜKSEK)
* Fazla dışarı çıkma, biraz evin tadını çıkar. (DÜŞÜK)
* Tüm haftasonu araban hakkında insanlarla geyik yap, herkes seni gösteriş budalası biri sansın, hatta belki de öyle biri olduğunu farket. (NEREDEYSE KESİN)
* Bu bağlamda arabana bi' nazar boncuğu al ya da birine aldır. (OLASI)

Kahve Falı ve Bilimsel Gerçekler (3)

Kahve falını bilimsel olarak ispatlama fuzuli uğraşım sürüyor. Deneyin birinci ve ikinci ayağı burada. İlk önce ikinci ayağın değerlendirmesi;

* Yüreğimi oyup geçen birşey olmuş (O zaman için doğruydu; %100)
* At üzerinde biri var. Evime geliyor ve evimin bir parçası olacak (Farklı yorumlanırsa oldu denilebilir; %75)
* İşyerimde sıkıntı yaptığım biri var ama yakında önemsiz kalacak ve hatta işimde bir yükselme var. (İlki oldu, ikincisi daha olmadı; %50)
* 7 vakte kadar hayatıma biri giriyor. İsminin baş harfi *, son harfi * (hayatımdaki birinin ismine bire bir tuttuğu için buradan yazmıyorum, hatta falı bakan kişi beni hiç tanımayan biri olduğu için de ismi duyar duymaz çüş dedik ister istemez). Bu kişi ile birşey filizlenecek. (Henüz olmadı ama acaba 7 vakit geçti mi?; N/A)
* Sevinç gözyaşları dökeceğim. (Henüz olmadı; N/A)
* Yanımda birisi ile uzak bir yere gidiyorum. (Henüz olmadı; N/A)

İkinci deneyin tutma yüzdesi; %75
İlk iki deneyin kümülatif sonucu; %62,5

Evet şimdi sıra üçüncü falda;
* Birinden çok sıkıntılı bir haber alacağım.
* 2 çift beni bir yere götürecek. Orada baş harfi M olan biri ile tanışacağım.
* 10 vakte kadar yaşlı biri ile sıkıntılı bir konuşma yapıyorum. Bana sağlığı ile ilgili birşeyler anlatacak ve bir paylaşım konusunda sürtüşme yaşayacağız. Sonunda ikimizin de istediği olmayacak, orta bir nokta bulunacak.
* Benim için iyi düşünmeyen biri var ve benimle ilgili kötü bir plan yapıyor.
* Çok sevildiğim ve sık sık aranıp sorulduğum bir döneme gireceğim.
* Evime 2 parça yeni eşya girecek.
* Yoldan 2 kişi gelecek, birine çok sevinip şaşıracağım.
* Çok önemli bir bencillik yapacağım, sonucu sıkıntılı olacak.

21 Haziran 2007 Perşembe

Günün Kelimesi

daha tam şey değil
(nida) Bir şeyin hiçbirşeyinin belli olmadığı şey. (Örn:
- Ne diyorsun, haftasonu gidiyor muyuz konsere?
- Daha tam şey değil.

- Siz yeniden bir araya mı geldiniz yoksa?
- Daha tam şey değil.)

Dağılın! Görülecek Birşey Yok...

Erkekler Sürüngendir Haftası Serra'nın erkek arkadaşı ile yeniden barışması ile iptal olmuştur. Dağılın... (Beyzbol sopaları ile parçalayıp yakacağımız dev kuklayı ne olur ne olmaz diye yine de saklıyoruz.)

Peki Aşk Bir Hastalık... (2)

Yazılara gelen yorumlardan birinde hastalıklı aşık olmakla suçlandım. Hemen siz de kendinize bir test yapın ve bakın bakalım ilişkiler konusunda benim kadar hastalıklı mısınız? Aşağıdaki sorulara Evet/Hayır olarak yanıt veriyorsunuz.

1) Hiç MSN'de terkedildiniz mi?
2) Sevgiliniz sizi aynı gün içinde birden fazla kişi ile aldattı mı?
3) Sevgiliniz yanınızdayken biri ile kırıştırdınız mı?
4) Sevgiliniz yanınızdayken biri ile kırıştırdı mı?
5) Peki bu kişiler aynı kişi miydi? (Oha!)
6) Hiç biri sizden ayrılmak için 150 km yol geldi mi?
7) Hiç ayrıldığınız sevgiliniz ertesi ay biri ile evlendi mi?
8) Eski sevgililerinizle telefonda yeni sevgilileri hakkında saatlerce konuşuyor musunuz?
9) Eski sevgiliniz size birini ayarlamaya çalışıyor mu?
10) Hiç iki eski sevgilinizi birbirlerine ayarlamaya çalıştınız mı? (Oha!)
11) SMS üzerinden kavga edip sonra SMS üzerinden barıştınız mı?
12) Hiç ayrıldıktan sonra daha iyi anlaştığınız ve daha sık bir araya geldiğiniz bir sevgiliniz oldu mu?

Eğer EVET cevabınız;
1-4 arasındaysa: Hala sizin için bir umut var. Hemen aklınızı başınıza alın yoksa Sercan'a benzemenize çok az kalmış.
5-8 arasındaysa: Sercan mertebesine çok yaklaşmışsınız. Acil önlemler almanız gerekiyor. Varsa sevgilinizi değiştirin, daha aklı başında birini bulun.
9-12 arasındaysa: Duygusal ve ahlaki bir çöküntü içindesiniz. Hemen en yakın psikiyatrdan yardım alın.

Benim skorumu soruyorsanız 12'de 9!

20 Haziran 2007 Çarşamba

Rakamlarla Geçen Hafta

* Hayatımda hiç araba pazarına gitmemiştim, İKİ kere gittim.
* Neredeyse her gün en azından ON dakikam motorsiklet üzerinde geçti.
* BEŞ çamaşır makinesi çamaşır yıkadım tek günde, artık nasıl biriktirmişsem...
* ELLİ BEŞ sayfalık faks çektim. (Acaba dünya tarihinde bir rekor mu?)
* YEDİ gündür sakal bırakıyorum, baya şekilli oldu.
* DÖRT tatil planı yaptım, bozdum. Sonuç olarak tatilde hala ne yapacağımı bilmiyorum.
* BİR araba beğendim ama bir türlü alamadım, kahrolası noter işlemlerini yapmak üzere sahibi gelmiyor da gelmiyor.
* BİR parmağımı parçaladım, çok acıyor. (Evet küçük bir yara ama acıyor işte!)

İçim Mi Fesat Yoksa Bu Havayolu Şirketinin İsminde Bir Gariplik Mi Var?

Dün Gece Rüyamda

Dün gece rüyamda hala üniversitedeydim. Ortaokul arkadaşlarımdan, İTÜ'deki arkadaşlara, Bilgi Üni'dekilerden Beyoğlu'ndan tanıdığım insanlara, ofis arkadaşlarımdan komşularıma kadar hayatımdaki herkes nedense o üniversitede öğrenciydi. Çok geçmeden yayılan bir virüs sayesinde herkes zombiye dönüştü ve rüyanın geri kalanı, ekipler halinde hayatta kalmaya çalıştığımız bir kovalamaca senaryosuna dönüştü. En son helikopterden sarkıtılmış bir ipte sallanarak üniversitenin bahçesinde uçuyordum, altımda da zıplayarak beni yakalamaya çalışan zombiler vardı ki uyanmışım.

Bu rüyaya neler sebep olmuş olabilir; yatmadan önce Master kitaplarına gözüm ilişmiş olması ve ben bu Master'ı nasıl bitireceğim acaba diye düşünmüş olmam, uzun süredir güzel bir zombi filmi seyretmemiş olmam ya da güzel bir horror survival oyunu oynamamış olmam.

Yeri gelmişken paylaşayım;
Seyrettiğim en iyi zombi filmi: Shaun of the Dead
Seyrettiğim en kötü zombi filmi: Les Revenants (They Came Back)

Acı Umut

Her Türk gibi ben de yeri geldiğinde TV'lerde insanların çıkıp aile dertlerini anlattığı, ağlaştığı, programa telefonla (nedense hep çığırtkan sesli) kişilerin alındığı ve stüdyodakilerin "cık cık cık", "tü tü tü tü tü" ses efektleri çıkardığı programları izlerim. Ancak Flash TV'de Acı Umut diye bir program var ki, bu programa çıkanlar eğer gerçekse bu nasıl mümkün, yok değilse de o senaryoları yazanların ellerinden öpmek isterim - keza günümüzün Marcel DuChamp'ları, postmodern sanatın en önde gidenleridir onlar zannımca.

* FB altyapısına vermek için karısından 12 erkek doğurmasını isteyen koca (Neyseki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasını yenilemek istemiyor bu beyefendi)
* Kadınlarla ilişkiye girip giremediği belli olamayan adam (Konuyu bile anlamadım ama 1:40'tan sonra bağlanan kadın nasıl bişeydir?)
* Porno seyrederken kaynanasına yakalanıp dayak yiyen adam (Yalçın Çakır'ın da "ha dövdün yani" diyip gülmesi süpermiş)
* Ajdar şarkısı dinleterek işkence yöntemi (Bu da Flash Haber'den ama aslında Sağır Oda isimli dizidenmiş)

19 Haziran 2007 Salı

Mass Junk E-Mail Seçkisi

S: 35'ten sonra çocuk yapmak doğru mudur?
C: Hayır, 35 tane yeterli görünüyor.

S: Bebeğimiz geçen hafta dünyaya geldi. Karım ne zaman kendini yeniden iyi hissetmeye ve normal davranmaya başlayacak?
C: Cocuklar ayrı eve çıktıkları zaman.

S: Kocam külot yerine boxer don giyerse hamile kalma olasılığım artar mı?
C: Evet ama hiç bir şey giymezse daha çok şansınız olur.

S: Ben ve kocam çok çekiciyizdir. Eminim bebeğimiz de reklamlara çıkmak için yeterince güzel olacak. Bu konuyla ilgili olarak kiminle bağlantı kurabiliriz?
C: Terapistinizle

S: Hamileliğin son zamanlarındaki sex, hangi şartlarda doğumu başlatır?
C: Eğer sex, kocanız ve başka bir kadın arasında olursa.

S: Bir anne emzirirken hamile kalabilir mi?
C: Evet ama, önce bebeği memeden ayırıp uykuya yatırırsanız işiniz daha kolay olur.

(NOT: Aslında sorunun ne demek istediği gayet net anlaşılıyorsa ama siz yine de böyle smartass bir cevap veriyorsanız biraz kötücül bir durum değil mi bu...)

-----

Amerika'da bir süpermarkette, müşteri yarım kivi satın almak istiyor. Tezgahtar bunun mümkün olmadığını söylüyor. Kavga çıkıyor. Tezgahtar koşa koşa müdüre çıkıyor: "Efendim, hayvanın biri yarım kivi almak istiyor" der demez şöyle bir arkasına dönünce ne görsün, müşteri arkasından gelmiş, ensesinde duruyor... Tezgahtar hemen müşteriyi işaret ediyor: "Bu beyefendi de diğer yarısını almak istiyor, efendim..." diyor. Müdür durumu anlıyor, adama yarım kiviyi mecburen verip gönderiyorlar. Müdür bir saat sonra tezgahtarı çağırtıyor: "Tebrik ederim, çok zeki davrandın, iyi idare ettin. Nerelisin sen?" "Brezilyaliyim efendim..." "Amerika'ya niye geldin?" "Brezilya cazip bir yer değil efendim, orada insanlar ya fahişe, ya da futbolcu..." Müdür ; "Biliyor musun, benim karım da Brezilyali..." "Yaaaaaaaa öyle mi, acaba karınız hangi takımda futbol oynuyor?"
(NOT: Niye başında özellikle Amerika'da geçtiği belirtiliyor ki olayın?)

-----



Günün Kelimesi

aşkımızın bedeli hooryuken
(nida) Sevgilinizle tam kavgaya başlamadan önce yüksek sesle bağırabilirsiniz. Özellikle fizikselliğe dönüşme ihtimali olan tartışmalarda sıkça kullanılır. (Örn:
- Bıktım senden anlıyor musun?
- Bak böyle asabi çıkışlarla açtırma benim ağzımı...
- Açarsan ne olur ha, açarsan ne olur!
- Aşkımızın bedeli hooryuken!!!)


Uyduran: Başar
Kaynak: Street Fighter II oyunu ve Bekir Güneş'in Aşkımızın Bedeli albümü.

Peki Aşk Bir Hastalık...

Aşağıda verdiğim ve yeni başladığım Sam Harris'in kitabından okuduğum kadarıyla bir çıkarım yapmak istiyorum. Ana fikir şu; eğer toplumsal olarak bir kişilik ya da akıl bozukluğunu çoğunluk olarak gösteriyorsak bunu toplumsal bir uzlaşma ile yok sayıyoruz. Bizim bugün yok saydığımız bazı şeyler yarın öbürgün çocuklarımız tarafından belki bir akıl hastalığı ya da bozukluk olarak kabul edilecek. Tabiki onun örneği "din", bana düşündürdüğü ise "aşk".

Bir insanın aşkından zevk alabildiğiniz iki zaman var. Bunlardan ilki sizin de o sevgiye karşılık verdiğiniz zaman duyduğunuz huzur ve mutluluk. Diğeri ise o size sevgisini sunarken sizin yüz çevirdiğiniz ve onun da dizleri üzerinde ağlayarak ve sürünerek size geldiği zaman aldığınız zevk. Peki aşk bir hastalık, ama ikinci durumda aldığınız zevkin ilkinden daha kuvvetli ve tatlı olması da ekstra bir hastalık değil mi? Peki ya ben birine sevgimi sunarken onun bana yüz çevirmesi ile duyduğum o garip huzur. Hani kaybetmiş olmanın ve bir süre için haklı olarak acı çekecek bir kişi olmanın verdiği dayanılmaz vazgeçme ve hafiflik duygusu.

Ben en iyisi bu konuda da bir kitap bulayım...

Yeni Başladım


Çinli proleteryanın sorunlarını anlatan kitabı sonlara doğru bıraktım. Hikayeler gerçekten çok sinir bozucuydu. Gerçi isimlerden dolayı çoğu olayı yarım yamalak takip edebildim. Bu arada kitap meğerse Pulitzer almış, gayet hakediyor bence (Kitap zaten ödülü almış ama sanki benim düşüncemin bir önemi varmış gibi söyleyeyim dedim). Yeni başladığım kitap sağlam ateistlerden Sam Harris'in son kitabı The End of Faith: Religion, Terror and the Future of Reason. Özellikle son zamanlardaki dini terörden yola çıkarak anti-din bir kara kitap yazmış. Gerçi ben kendimi deist olarak tanımlarım ama çok düşünülesi şeylerle başladı, heyecanla okuyorum...

Evlen benimle!

Kanuni
hani ben şirket kurmuştum ya bro
Sercan
ha nooldu o iş
Kanuni
haziran itibarı ile faaliyete geçtik
Kanuni
haziran itibari ile anlaşmaya varılmış iş miktarı 1.200.000 euro
Sercan
!!!
Sercan
salla burçağı, onu boşa beni al
Sercan
ben seni çok mutlu edicem
Kanuni
ahhahh
Sercan
seni seviyorum demiş miydim?
Kanuni
ahaha yuh abart
Sercan
hayır hayır duygularımdan çok eminim
Sercan
geceleri hep seni düşünüyorum
Kanuni
ahahaha
Kanuni
allam rabbim

18 Haziran 2007 Pazartesi

Erkekler Sürüngendir Haftası

Sonunda oldu! Serra erkek arkadaşından ayrıldı. En iyi arkadaşları olarak da bizim şu anki görevimiz kendisini erkeklerin nasıl sürüngen yaratıklar olduğuna inandırmak ve ona bol bol aynaya bakmasını söylemek (Taki sıradaki erkek hayatına girene kadar). Bu bağlamda "Erkekler Sürüngendir" haftasını tüm yurtdışı temsilciliklerinde ve KKTC'de törenlerle kutlamaya açıyoruz...

Erkekler Sürüngendir Haftası Etkinlikleri (18-24 Haziran)

* Bostancı'dan araba ile caddeye girilecek, her pastanede durulacak ve kutu kutu tatlı alınacak. Eve gidilecek, büyük sehpaya tüm tatlılar konulacak ve patlayana kadar yenilecek.
* Eski erkek arkadaşlar hakkında iğrenç anılar anlatılacak, bol bol sinirli konuşmalar yapılacak, "denyo" lafı çok sık geçecek.
* İlerleyen saatlerde alkole sarılanılacak, bir ara ağlanılacak ama bu ilk ve son gözyaşları olacak.
* Evde kalmış bir tshirt'ü ya da eşyası varsa hemep voodoo bebeği şekline getirilecek, bebeğe çeşitli işkenceler yapılacak.
* Biri Serra'yı oyalarken diğerleri laptop'tan fotoğrafları silecek, evde kalmış anılar bulup saklanacak.
* Asla, asla, asla, ASLA, ASLA, ASSSLAAAA onu aramaması, ararsa da açmaması için telkin verilecek, sık sık telefonla arayıp "aramadın di mi, bak ararsa sakın açma ha!" lafları edilecek.
* Bol bol "haydi git yolun açık olsun" ya da "kendi başıma daha mutluyum" temalı şarkı ya da kızgın bayan rock vokali dinlenecek (mesela Şebnem Ferah). Sezen Aksu ve Sertab Erener'den uzak durulacak. Hele hele Sezen'in "eski sevgililerimle de ne kadar barışığım" temalı şarkılarından köşe bucak kaçılacak.
* TV'de Amerikan Güreşi ya da Kick Box izlenecek, eski bir Yeşilçam filmi başlarsa kanal direk değiştirilecek.
* Her akşam yemeğe çıkartılacak ama bir süre sonra bu böyle gitmez kilo alırız gerçeği farkedilip onun yerine içmeye götürülecek.
* Sık sık "aynaya bak" denilecek.

Haftasonu Hatırası

Gündüz


Gece

15 Haziran 2007 Cuma

Haftasonu Planları ve Gerçekleşme Olasılıkları

* Bülent ile buluş, Cuma gecesi bara çık ve basılmış olan dergiyi gör (YÜKSEK)
* Barda çok takılma, takılacaksan da insan gibi iç (takılma kısmı YÜKSEK, insan gibi içme kısmı DÜŞÜK)
* Teklif verdiğin arabanın sahibi ile buluş, fiyatta ikna et, al artık da bi' araban olsun (OLASI)
* Cumartesi akşamı Go Mongo'da yemek yenecek mi yenmeyecek mi onu öğren, yenecekse git ye, yenmeyecekse Alper ile buluşup tiyatroya git (Başar'ı da kandır) (iki plandan birinin olma olasılığı YÜKSEK)
* Pazar günü araba pazarına git, Ahmet'in Alfa Romeo'larına bak, eğer teklif verdiğin araba patlarsa üzülerek kendine de araba bak (YÜKSEK ve OLASI)
* Eski giysilerini toparla, torbala ve hayır kurumuna ver (KESİN)
* Komidinleri at, daha küçük bir çalışma masası al, dolapları raflara çevir, çiftli yatağa yer aç (OLASI)
* Elinde son kalan işleri bitir (DÜŞÜK)
* Uyu biraz adam gibi uyu! (MİNİSKÜL)

Günün Kelimesi

Gulyabani gibi olmak
1. (fiil) Var olup olmadığı belli olmamak. (Örn:
- Kız arkadaşın var mı?
- O durum biraz gulyabani...
Alternatif kullanım: - Kız arkadaşım yok...amaaaa...olabilir de!)
2. (fiil) Olmayacağını düşündüğün bir iş olursa göt olmamak için kendini sağlama almak. (Örn:
- Composite'ten DVI'a dönüştürücü alıp PS2'yi ekrana bağlayacağım.
- O dönüştürücü gulyabani bişi olabilir.
Alternatif kullanım: - Öyle bir dönüştürü yok ki...amaaaa...olabilir de!)
Uyduran: Başar
Kaynak: Süt Kardeşler
Şener Şen: Gulyabani diye birşey yoktur, olamaz!
Kemal Sunal: Olamaz!
Şener Şen: Amaaa olabilir de!
Kemal Sunal: Olabilir de!

Nerdesiniz? (Sitemkar Ses Tonu İle)


Nerdesiniz? Romanya bu kadar mı güzel bi' yer, insan bi' kalkar atlar gelir. Hayır madem gelmiyorsunuz sanki biz gelince dolaştıracak bi' yer mi var oralarda. Hadi tembel danadan ümidimi kestim ama ya Burçak...


Nerdesiniz? Elime doğdunuz şimdi umarım sıcak ve güzel evlerde, yediğiniz önünüzde yemediğiniz arkadanızdadır (bu da ne demekse).


Nerdesin? Teksas fatihi! Macera dolu Amerika baymadı mı hala?


Nerdesiniz? Yalamella'yı bile özledim!


Nerdesin? İngiltere'nin yağmurlu ve sisli havasını sevdin sen anladık.


Nerdesiniz? Ah pardon Yıldırım ve Baran'la geçen Leb-i Derya'da kahvaltı etmiştik değil mi, benim hatam...


Nerdesin? Bıktım Beyoğlu'nda karşılaşmaktan. Yaz geldi, hani piknik, hani mangal, hani bar pavyon..?


Nerdesiniz? Bi' geldiniz bir daha ortalıkta yoksunuz. Bitmiyor mu hala şu okul ve iş?

Ördek Poposu Yeşili

Sercan:
yeşil işte ne biliyim
Sercan:
fıstık yeşili
S€rrA:
allah cezanı versin
S€rrA:
fıstık yeşili mi o basbaya nefti yeşili
Sercan:
ne bilicem be ben yeşil işte
S€rrA:
hatta daha çok ördek başı yeşili gibi
Sercan:
eh be! kıçınızdan renk uydurmayın!

Dün Gece Rüyamda

Dün gece Ahmet rüyasında önünde sıra sıra geçen ve üzerinde SATILIK ibaresi olan Alfa Romeo'lar görmüş. Ancak Amerika'da "tanımadığı" bir şehirde olduğu için arabaları bir türlü yakalayıp fiyatlarını soramamış.

Bu rüyaya neler sebep olmuş olabilir; Araba almak istemesi, Tarzan gibi ve üzeri açık uyuması, yatmadan önce ikinci el araba sitelerinden Alfa Romeo bakmış olması, Amerika'yı özlemiş olması.

Sonuç olarak görünüşe göre Pazar gününü araba pazarında Alfa Romeo'lara bakarak geçireceğiz. Ancak ikimiz de arabalardan pek anlamadığımıza göre anlayan birini daha kötü emellerimize alet etmemiz gerekiyor. Hmm...

14 Haziran 2007 Perşembe

Günün Kelimesi

Başına çalı kuşu konmak
(fiil) Fakirlik ve yoksunluğa yol açacak olaylar zincirine girmek. Ters anlamlısı; başına talih kuşu konmak. (Örn: Son zamanlarda çıkan plansız harcamaların haddi hesabı yok, adeta başıma çalı kuşu kondu.)
Uyduran: Tolga.

Rakamlarla Geçen Hafta

* BİR kişiden ayrıldım.
* DÖRT gün üst üste iki ya da üçer saat uyudum.
* Senelerdir görmediğim ONLARCA akrabamı gördüm.
* İKİ gece üst üste bara gittim ve sayısını hatırlayamadığım kadar içki içtim.
* ÜÇ çok eski arkadaştan bir hafta içinde beklenmedik telefonlar aldım, birine çok sevindim.
* Evime ALTI misafir sıkıştırabildim.
* Babamla ÜÇ kere konuştum ki bu gittiğinden beridir yaptığımız toplam konuşmadan fazladır.
* Evimde BİR büyük değişiklik yaptım, şimdi sıra ile diğerlerini yapacağım.
* Başıma BİR ilginç olay geldi ki bunun sonucunda tahminen hiç tanımadığım İKİ kişi ile aram bozuk olacak.

Bu Kişilerden Uzak Durun

Tüm herkesi kendi gibi sananlar; Karakterlerindeki kötü bir özellikle başa çıkmak için kendilerini ve çevresindekileri "zaten tüm insanlar böyledir", "tüm herkes benim bu yaptığımı eninde sonunda yapıyor" diye inandırmak için çaba harcayanlar.
Bu insanlarla yeterince vakit geçirirseniz ya da yaptıklarının farkında olmazsanız eninde sonunda dediklerine inanabilirsiniz.

Sadece başkalarını alçaltarak yükselebilenler; Sıranın kendilerine gelmesinden korktukları için sürekli başkaları hakkında konuşanlar, diğerlerinin konuşmalarını ve davranışlarını taklit edenler, kendileri ile barışık olmak için başkalarını aşağılamak zorunda olanlar.
Bu insanlarla yeterince vakit geçirirseniz önce sizi kendilerine benzetip sonra da eninde sonunda size karşı da döneceklerdir.

Ne istediğini bilmeyenler ya da bildikleri halde kabullenemeyenler; Bu kişiler parçacık tesirli üzüntü bombaları gibi çevrede dolanır ve başka üzüntü bombaları yaratırlar. Bulunmak istedikleri yerde olmadıkları için sürekli çevrelerini bu yere benzetmek adına diğerlerini itip kakarlar.
Bu insanlarla yeterince vakit geçirirseniz kendinizde istemediğiniz değişiklikler olduğunu farkedeceksiniz.

Açlar; Bir konudaki açlıkları bir türlü doyamayan kişiler.
Bu insanlarla yeterince vakit geçirirseniz bir süre sonra kendinizi gereksiz yere yetersiz hissetmeye başlayabilirsiniz.

İnsanları çok iyi tanıdığını zannedip, kendi çevresinde bir fark yaratamayan zayıf ve miskin kişiler; Bu insanlarla yeterince vakit geçirirseniz eninde sonunda hayatlarını anlattıkları bir blog açarlar ve siz de arkadaşları olarak o blogu takip etmek zorunda kalırsınız.

13 Haziran 2007 Çarşamba

Günün Kelimesi

Romanes Eunt Domus
1. (Latince'den çeviri) Romalı olarak bilinen kişiler evlere giderler.
2. (deyim) Bi' defol git! (Örn.
- Ben bu akşam size geliyorum. Önce bana bi' yemek ısmarlarsın artık, ardından 2-3 dvd izler, 2-3 saat PS3 oynarız. Sabaha karşı çıkar bi' yemek yeriz. Sonra sen direk işe gidersin oradan, ne dersin?
- Romanes eunt domus!)
Kaynak: Monthy Phyton's Flying Circus - The Life of Brian.

Notre Dame de Paris

Eğer Notre Dame de Paris müzikalini bilmiyorsanız ilk başlamanız gereken şarkı Belle'dir. Güzelmiş bu müzikal diye düşünüp baştan aşağı dinlemek isterseniz de işte burada;

Act 1 Song 1: Le Temps des Cathedrales
Act 1 Song 2: Les Sans Papiers
Act 1 Song 3: İsimsiz
Act 1 Song 4: Bohemienne
Act 1 Song 5: Esmeralda Tu Sais
Act 1 Song 6: Ces diamants-la
Act 1 Song 7: İsimsiz
Act 1 Song 8: Pope de Fools
Act 1 Song 9: La Sorcière
Act 1 Song 10: La Sorcière
Act 1 Song 11: Les Portes de Paris
Act 1 Song 12: Les Portes de Paris
Act 1 Song 13: Tentative D'enlevement
Act 1 Song 14: La Cour Des Miracles
Act 1 Song 15: Beau Comme Le Soleil
Act 1 Song 16: Dechire
Act 1 Song 17: Anarkia
Act 1 Song 18: A Boire
Act 1 Song 19: Belle
Act 1 Song 20: Ma Maison C'est Ta Maison
Act 1 Song 21: Ave Maria Paien
Act 1 Song 22: Je Sens Ma Vie Qui Bascule
Act 1 Song 23: Tu Vas Me Detruire
Act 1 Song 24: L'ombre
Act 1 Song 25: Le Val D'amour
Act 1 Song 26: La Volupte
Act 1 Song 27: Fatalite

Act 2 Song 1: Florence
Act 2 Song 2: İsimsiz
Act 2 Song 3: Ou Est-Elle
Act 2 Song 4: Les Oiseaux Qu'on Met En C
Act 2 Song 5: Condamnes
Act 2 Song 6: Le Proces
Act 2 Song 7: La Torture
Act 2 Song 8: Phoebus
Act 2 Song 9: Etre Pretre Et Aimer Une Fe
Act 2 Song 10: La Monture
Act 2 Song 11: Je Reviens Vers Toi
Act 2 Song 12: Visite De Frollo Esmeralda
Act 2 Song 13: Un Matin, Tu Dansais
Act 2 Song 14: Liberes
Act 2 Song 15: Lune
Act 2 Song 16: Je Te Laisse Un Sifflet
Act 2 Song 17: Vivre
Act 2 Song 18: Vivre
Act 2 Song 19: L'attaque De Notre-Dame
Act 2 Song 20: Deportes
Act 2 Song 21: Mon Maitre, Mon Sauveur
Act 2 Song 22: Donnez-La Moi
Act 2 Song 23: Danse Mon Esmeralda
Act 2 Song 24: The Finale

Cehennemden Gelen Şarkı

İlk nerede, ne zaman dinledim bilmiyorum ama Teriyaki Brothers - Fast and Furious (Tokyo Drift) dinlediğimden beridir kendimi "i don't want no pureburemu, because me profeshonaru" derken ya da cırtlak Japon kızı sesi taklit ederek "fastan furiiiiiiııııss" diye mırıldanırken yakalıyorum. Japonlarca söylenen "Engrish" rap'in ağlarına düştüm. Daha da kötüsü hiçbirini izlemediğim F&F serisini izlemek için dayanılmaz bi' istek duyuyorum - ki ben arabaları sevmem bile. Şarkı ve sözleri burada ama uyarmış olayım bu işin geri dönüşü yok.

12 Haziran 2007 Salı

Kahve Falı ve Bilimsel Gerçekler (2)

Kahve falını bilimsel olarak ispatlama fuzuli uğraşım sürüyor. Önce deneyin ilk ayağını değerlendirelim;
* Hayatımda yeni biri var. (O gün için doğruydu; %100)
* Bu kişi ile birlikte olduğum için bir kişi çok mutlu olacak, bir kişi de bizi ayırmaya çalışacak. Bizi ayırmaya çalışan kişinin ismi ya C ile başlıyor ya da içinde C var. Söyledikleri çok canımı sıkacak. (Kimse özel olarak mutlu olmadı ya da bizi ayırmaya çalışmadı; %0)
* Çok iri biri var, tahminen erkek, bana sırtını dönmüş uzağımda duruyor ve bana kızgın ya da kırgın. (Hmm. Sanki doğru; %25)
* Yakın zamanda birşey başaracağım ve kalabalık bir grupla kutlayacağım. (Olmadı ama belki hala olabilir; N/A)
* Çok yakında bir süredir beklediğim para, üstelik daha büyük bir miktarda gelecek. (Olmadı ama belki hala olabilir; N/A)
* Ailemle ilgili bir sorun olacak, ailemden biri ile ciddi bir kavga edeceğim. (Olmadı ama belki hala olabilir; N/A)
* Bu haftasonu bir yere gidiyorum ama sandığım yere değil. Bir kişiyi görmeye gideceğim ve yanımda başka biri daha olacak. Elimde de bir hediye olacak. (İlk kısmı oldu, ikinci kısmı olmadı; %50)
* Beni çok sevindirecek bir haber alacağım. (Sanki oldu; %75)
* Ardından çok kalbimi kıracak bir haber alacağım, tahminen bir boynuz durumu olacak. (Tam olarak bu şekilde olmasa da oldu; %100)

İlk deneyin tutma yüzdesi; %50

Şimdi gelelim bugün bakılan ikinci fala;
* Yüreğimi oyup geçen birşey olmuş (Zaten doğru)
* At üzerinde biri var. Evime geliyor ve evimin bir parçası olacak (Beyaz atlı prens?? :))
* İşyerimde sıkıntı yaptığım biri var ama yakında önemsiz kalacak ve hatta işimde bir yükselme var.
* 7 vakte kadar hayatıma biri giriyor. İsminin baş harfi *, son harfi * (hayatımdaki birinin ismine bire bir tuttuğu için buradan yazmıyorum, hatta falı bakan kişi beni hiç tanımayan biri olduğu için de ismi duyar duymaz çüş dedik ister istemez). Bu kişi ile birşey filizlenecek.
* Sevinç gözyaşları dökeceğim.
* Yanımda birisi ile uzak bir yere gidiyorum.

Günün Kelimesi

altıncı sezonda yaşamak
(fiil) Hiçbir işinin rast gitmemesi, başına hep kötü ve moral bozucu şeylerin gelmesi. (Örn. Son günlerde devamlı altıncı sezonda yaşıyorum, bitse de yediye geçsem artık.)
Kaynak: Buffy the Vampire Slayer'ın altıncı sezonu. "The big bad of season six is life."
Uyduran: Başar.

Nasıl Tiki Oldum?



Çok değil bir iki ay önce bana Hande Yener deseniz burnumu kıvırırdım. Şimdi ise Nasıl Delirdim albümü MP3 çalarımın vazgeçilmez bir parçası oldu. Daha da kötüsü bu albümü beğendiğim için öncekilere ve remixlere de sardırdım. Iio, Tiesto, Depeche Mode Dance Remix'lerle birlikte Hande Yener mırıldanarak işten eve, evden işe gidiyorum. Sen Anla, Paranoya ve Kibir favorilerim, Seni sevi...yorumlar yok da hoş bir şarkı. Bu arada albümün üstünde "Sınırlı Sayıda 4 Ayrı Kapak" ibaresini görünce çok güldüm keza kapakların hepsi birbirinden kötü.

Şirinlik Aşırı Yüklemesi

Blogumun son birkaç girişinin çok depresif olduğu üzerine eleştiriler alıyorum. Bunu dengelemek amaçlı şirinlik aşırı yüklemesi bir giriş yapmaya karar verdim. Bakınız hayat ne kadar güzel, kuşlar, böcekler, çiçekler vs vs...







11 Haziran 2007 Pazartesi

Kargalar

Akşam bazı akrabalarımlaydım ve ürkütücü bir hikaye dinledim. Balıkesir'de (ki benim doğduğum yer olur) bazen evleri kargalar basar. Evin çatısına bir karga sürüsü yerleşir ve orada yuvalanır. Bol bol gürültü yaparlar ve etrafı pisletirler. Bu sürüden kurtulmanın tek yolu aralarından yavru bir kargayı öldürüp evin penceresinden ya da balkonundan boğazından asmaktır. Bunu yaptığınızda yaklaşık 24 saat için tüm karga sürüsü evin tepesinde döner, bu süre içinde gökyüzünde dönen bu karanlık buluta yakın çevredeki karga sürüleri de katılır. Yaklaşık 24 saat sonra tüm kargalar uzaklaşırlar ve bu curcunaya katılan o sürüler bir daha asla o eve yaklaşmaz. Önce bir şehir efsanesi sandım ama hem teyzem hem de halamın torunu bu olayı kendi gözleri ile gözlemledikleri için sessizce yemeğimi bitirip evden ayrılmayı yeğledim.

Günün Kelimesi

sap bariyeri
(isim) Parti, gece klübü, bar, disko gibi mekanlarda sapları uzak tutmak amacı ile gerektiğinde erkek ya da kız arkadaşın olarak tanıştırabileceğin yakın arkadaş. (Örn:
- Bu gece hiçkimseyle uğraşacak havamda değilim, sap bariyerim olur musun?
- Seve seve!)

Alkol Tüm Kötülüklerin Anasıdır

Haftasonum şu şekilde geçti;
Cuma gecesi; bara çık, alkol al, biraz daha alkol al
Cumartesi günü; bir iki saatlik uykunun ardından uyan, uyuyama, tüm gününü esneyerek somurtarak ve hayalet gibi geçir
Cumartesi gecesi; bara çık, alkol al, biraz daha alkol al, alkol almaya devam et
Pazar günü; sadece bir iki saat uyu, erkenden aile toplantısına katıl, tüm gün boyunca beynin zonklasın
Pazar gecesi; geç yat, erken uyan

Alkolün birinci elden test ettiğim çeşitli etkileri;
* Ertesi gün arkadaşlarının arayıp dün gece barda anlattıklarına çok üzüldüm demesi ancak senin dün gece o arkadaşlarınla karşılaştığını bile hatırlayamaman.
* Çok iyi bir arkadaşının sana çok önemli birşey anlatacağım demesi ancak senin anlatılanları "zonk zonk zonk derdim zonk zonk zonk nasıl zonk zonk zonk bunaldım zonk zonk zonk" şeklinde duyman ve sonuç olarak adama bir faydanın dokunmaması.
* Kendini normalde aklından geçmeyecek bir kişi ile öpüşüyor bulman. Sonra koşarak ortamdan kaçma zorunluluğunda hissetmen.
* Ertesi gün aylardır görmediğin akrabalarının karşısında iki kelimeyi bir araya getirememen, üstüne bir de uyuman.

Sonuç? Votka tüm kötülüklerin anasıdır.

Welcome to the Bitter End

İnsan beyni garip bir şekilde çalışıyor. Bir kaç ay önce netten bir grup e-kitap indirmiştim. Bunların arasında stresi aşarak daha iyi yaşama üzerine bir "new age" kitabı vardı. Genelde bu tarz şeylere pek paye vermem ama kitabın içinde işle ilgili birkaç duruma uyguladığım ilginç bir metod anlatılıyordu; eğer bir durum size stres kaynağı oluyorsa, ilk önce o durumun olabilecek gerçekçi EN KÖTÜ sonucunu kurguluyorsunuz. Yapmanız gereken bu sonuç ile barışmak ve kabullenmek. Daha sonra kabullendiğiniz bu sonucu daha az zararla atlatabilmek için önlemler almaya başlıyorsunuz. Kitabı sildiğim, ismini bile hatırlayamadığım ve birkez daha bulma şansım düşük olduğundan ne kadar büyük olaylara kadar uygulanabileceğini bilemiyorum ancak dün gece rüyamda bu metodu hayatıma uygulamaya karar veriyordum. Welcome to the bitter end;

On sene sonrasında yaşlı ve hasta bir adamım. Yalnız başıma bir "çöp evde" onlarca kedi ile yaşıyorum. Huysuzluğum gittikçe artıp çevremde arkadaş bırakmamış. Ailemden arayacak kimse yok. Sağlığım çok kötü ve annemi kaybettiğim hastalıkla boğuşuyorum.

Uyanınca farkettim ki nedense düşenebildiğim bu EN KÖTÜ son, benim zaten çoktan kendim için kabullenmiş olduğum bir sondu. İlk iki adımı gerçekleştirdiğime göre şimdi bunu değiştirmekle uğraşacak motivasyonum var mı?

9 Haziran 2007 Cumartesi

İnsan Bir Cuma Gecesi Neler Öğrenebilir?

* Eğer bir gece klübünün kapısında hava alma bahanesi ile yeterince takılırsanız, bir süre sonra gelip giden sizi bodyguardlardan biri sanıp selam vermeye başlayabilir.
* Bira ve votka portakalın fiyatı aynıysa ve ben votka portakalın tadını daha çok seviyorsam, neden aylardır barda bira içerim?
* Bülent ile eğlenmeye çıkıyorsan, şiddet tehdidi altında da olsa zorla eğleneceksindir.
* Bir İngiliz, bir Amerikalı, bir Ürdünlü ve bir Türk barda tek bir masaya denk gelirse gerçekten de fıkralar oluşabilir.
* Bir Manchester'lının aksanını anlamak niye bu kadar zordur?
* Sarhoş biri ile öpüşmek kötü birşeydir keza sonradan hatırlamayıp kendinizi salak gibi hissetmenize neden olabilir.
* Bir bardak votka portakal dikmek kusmaya giden en kısa yoldur.
* Evime 6 kişi sığdırmak da mümkün bir işmiş.
* Sabaha karşı eve dönüp, bu saatte uyumak yerine blog'a yazı yazmak neyin dalaletidir?
* Evde 3 paralel telefon varsa ve hiçbiri yattığım odada değilse bu anlamsız değil midir. Ayrıca cep telefonu diye bişi varken kim hala Cumartesi sabahı ısrarla, üstelik üst üste, ev telefonundan arar?
* Japonca pratik yapacağım diye sabaha karşı dolmuşla eve dönerken, dolmuştaki masum Japon turistlerinin kafasını şişirmek Türk turizmi adına kötü bir davranıştır.
* Japonlar niye rahatsız olmuşken bile nezaketten gülüp sırıtır? "Toruko ni ichiban no ryooku desu ka?" doğru bir cümle midir?

8 Haziran 2007 Cuma

Kediler Niye Böyle?

Günün Kelimesi

kalp kroşesi
(isim) Duygusal olarak alınan ani bir darbe. (Örn:
- Yüzünden düşen bin parça, hayırdır?
- Dün akşam sağlam bir kalp kroşesi aldım da...)

İlişkiler Hakkında Bilmeniz Gerekenler

* Bazen birini tüm kalbinizle sevebilirsiniz. Herşeye rağmen ona bağlanıp yanında kalmaya çalışabilirsiniz. Ona inanıp, hayatınızı umarak geçirebilirsiniz. Ancak bazen sevdiğiniz kişiler sizi geri sevmeyebilir... Ve bu konuda yapabileceğiniz hiçbirşey olamaz. Bu nedenle en iyisi vazgeçmenizdir.
* Eğer sadece kendinizi düşünürseniz, sonunda sadece kendiniz ile kalırsınız.
* Eğer ne istediğinizi bilmiyorsanız, biliyormuşsunuz gibi davranmayın. Bu insanların kafasını karıştırır ve üzer (ÖZELLİKLE eski aşklar konusunda).
* Çoğu zaman başınıza gelenler diğer herkesin değil kendi suçunuzdur.
* Eğer birşeyi söylemek için doğru zamanı bekliyorsanız, böyle bir zaman yoktur.
* Ne istediğini bilmeyen insanlar sizi üzer, onlardan uzak durun. (Ya da; Ne istediğinizi bilmiyorsanız kimseyi üzmemek için insanlardan uzak durun.)
* Bahaneleri herkes sever.
* Acı ile başetmenin en iyi yolu, kendini acıya bırakıp 100'den geri saymak sonra da acıyı sonsuza kadar bırakmaktır.
* Rol yapmak kolaydır.
* Olaylar hakkında haddinden fazla okumalar yapmaya çalışmayın, ne kadar uğraşırsanız gerçeklerden o kadar uzaklaşırsınız.
* Eğer eski bir sevgilinize hala duygularınız olabileceğinden şüpheleniyorsanız, uzak durun!
* Eğer biri sizden uzak durmaya çalışıyorsa, izin verin dursun. Yoksa onu incitebilirsiniz.
* Buffy the Vampire Slayer HER ZAMAN bir sevgiliden daha iyidir.
* Eğer biri için olduğunuz gibi yeterli değilseniz, o kişi de sizin için olduğu gibi yeterli olmayabilir.
* Yaptığınız herşey eninde sonunda size geri döner.

7 Haziran 2007 Perşembe

Kelebek Etkisi

İşte size ilginç bir olaylar zinciri;

* Geçtiğimiz haftasonu üniversiteden bir arkadaş grubu ile Ağva'ya gidecektik. Ancak son anda iptal oldu.
* Bunun üzerine Pazar günü Kuti'ye radyo almaya Doğubank'a gittik. Ancak Pazar günleri Doğubank meğerse kapalıymış.
* Bunun üzerine ani bir kararla radyo almaya Bimeks Teknoport'a gittik. Ancak orada radyo satılmıyordu.
* Bunun üzerine Kuti bilgisayarına TV ve radyo kartı, ben de yeni bir ekran aldım. Ancak Kuti kartı çalıştıramadı.
* Bunun üzerine Kuti ilerleyen günlerde kartı benim bilgisayarda denemek üzere bana geldi. Ancak driver CD'sini unuttuğu için biz de onun yerine çalışma masamı yeni ekranı yerleştirmek için nasıl yeniden düzenlemem gerektiği üzerine konuştuk.
* Bunun üzerine çalışma masamı yeniden düzenledim. VE yığıntılar arasında bir zarf dolusu saydam (dia) buldum.

Saydamlar 2001 yılında yine aynı grupla Ağva'ya gittiğimiz zamanın saydamlarıydı ve ben bunları o yıldan beridir banyo ettirmiş ama nedense unutup zarfını bile açmamıştım. Böylece herşey başa döndü, döngü tamamlanmış oldu.



Tüm resimler için; Ağva 2001 Flickr Albümü

6 Haziran 2007 Çarşamba

Rakamlarla Geçen Hafta

* Kuti ile DÖRT gün üst üste buluştuk, birbirimizden kussak yeridir.
* Playstation ÜÇ'te God of War İKİ oynadım, evde de oyun oynama gazına geldim, ama sonuca ulaşmadı.
* Haftasonu ÜÇ arkadaş grubuna söz verdim ve hiç biri ile buluşmadım.
* Bir haftada maaşımın İKİ katını harcadım, ne yapacağımı bilemiyorum.
* Blog'a ON ALTI yorum geldi.
* Beş yüz parçalık puzzle'ın ALTI parçasını birleştirdim, geriye kaldı dört yüz doksan dört.
* BİR kere bara, İKİ kere sinemaya, ÜÇ kere spora, DÖRT kere giysi alışverişine gitmeye teşebbüs ettim. Hepsi başarısız oldu.
* BİR gece işlerimi bitirmek için sabahlamaya karar verdim ve farkettim ki böyle birşey için yaşlanmışım.

Günün Kelimesi

anıreksik
1. (isim) Herşeyi bildiğini sanıp devamlı iddialarda bulunan, sonra iddia ettiği şeyleri kusmak zorunda kalan insan suretindeki eşşeklere verilen isimdir. (Örn. Yapabilirmişim gibi gelmişti ama yapamadım kusura bakma, anıreksiklik ettim!)
2. (isim) Anıra anıra antreman yapıp kilo kaybeden kişi. (Örn. Vay amma zayıflamışsın, anıreksik mi oldun?)

Cameron Diaz Da Kimmiş!

Önce Koray MSN'den bloguma niye Cameron Diaz resmi koyduğumu sordu, sonra yorum olarak Cameron Diaz'ı mı tanıyorsun diye soruldu, dün de MSN'den bardağı taşıran şu konuşma gerçekleşti;

Necati:
mihah
Necati:
olm ordamisin
Sercan:
burdayım buyrun
Necati:
cameron diazami asik oldun be
Necati:
o hatun cameron diaz
Sercan:
salak
Sercan:
basbaya serra o
Necati:
uhu
Necati:
s**tir
Sercan:
evet
Necati:
resmen cameron diazin fotosunu koymusun
Sercan:
oha artık
Sercan:
seni blogumdan rezil ederim bak
Necati:
muhahh
Necati:
yaptigim hic bir seyden pisman degilim
Sercan:
bunu sen istedin
Sercan:
ben artık medya patronuyum olm, dev gibi mecram var, hergün 3 kişi giriyo, korkun artık benden!

Oysaki resimlerdeki basbaya Serra işte. Hatta İl Palazzo'da pizza yerkenki halimizdir;



Dün Gece Rüyamda

Dün gece rüyamda Bahar ve ben uçakla Ağva'dan dönüyorduk. Uçaktaki host'umuz yarı-dev ve çıplak bir bronz Yunan heykeliydi. Ayrıca yanımızda da Aeon Flux oturuyordu (Charlize Theron görüntüsünde). Bir de ortalıkta dolaşan (ama nedense deniz kaptanı şapkalı ve bermuda gömlekli) bir pilotumuz vardı. Uçak inince yolcular olarak erken terketmek için kapıda sıra yaptık. Bahar sonra "sen bavulları beklerken ben bir Beşiktaş'a gidip geliyorum" diyerek gitti. Ben de bavulları beklerken sıkıntı içinde uyandım.

Bu rüyaya neler sebep olmuş olabilir; haftasonu Ağva'ya gidememiş olmamın içimde patlaması, God of War 2'nin dev bir Yunan heykeliyle savaş sahnesi ile açılması, haftasonu Teknoport'taki tüm plazmalarda Aeon Flux oynuyor olması. Uçak ve bavullar da tatile ihtiyacım olduğunu gösteriyor olabilir mi...

Yoksa Sana Da Benim Gibi Çektiren Mi Var?

Sabah sabah evden çıkıyorsunuz. Kafanızda bir türlü bitiremediğiniz işleriniz, parasal durumunuz, haftasonu planları, ev ile ilgili planlar, vs vs envai şey var. Düşüncelisiniz. Sonra bir bakıyorsunuz bahçenizdeki ağaca tünemiş bir kedi. O da düşünceli ve dalgın. Acaba onun boğuştuğu şeyler neler?

5 Haziran 2007 Salı

Günün Kelimesi

kedi emellerine alet etmek
(fiil) İsteği dışında birinin başını ve sırtını okşamak, göbeğini ve boynunu kaşımak, dürterek el atmasına neden olmak, hatta abartıp yumak fırlatarak oynatmak. (Örn. Sevgilim İstanbul'a döner dönmez eve davet edip kedi emellerime alet edeceğim.)

Yeni Başladım


Greg Palast'ın kitabının dördüncü bölümden sonrasını hızlı okuma ile bitirdim (scan read). Petrol savaşları ve Amerikan popüler kültürü bilgim bir yere kadar yetti. George Bush ve seçim sonuçlarında yapılan hilelere girince bayarak soğudum kitaptan. Yine de Armed Madhouse konu ile ilgilenenler için iyi bir kitap. Yeni kurbanım Chen Guidi ve Wu Chuntao'nun Will the Boat Sink the Water?: The Life of China's Peasants isimli kitabı. Çin şu aralar çok ilgimi çektiği için aklımda Çin ile ilgili bir kitap okumak vardı, rafta görünce dayanamadım. Kitabın en büyük derdi kişi ve yer isimlerini akılda tutmak imkansız olduğu için yanında bir not defteri ile okumak zorunda kalmak.

Düşmana İhtiyaç Bıraktırmayan Dostlar

whistler:
gün planlamasını yapıyorum:
whistler:
1. carrefoursa da bulusulacak
whistler:
2. yemek yenecek
whistler:
3. bimeks'e gidip bık bık edilecek
whistler:
4. size gidilecek
whistler:
5. senin monitörde oyun oynanacak
whistler:
6. radyo kartı sana hediye edilip karsılıgında monitör alınacak
whistler:
7. gerekirse zor kullanılacak
whistler:
8. mutlu ve de mesut bir şekilde eve geri dönülecek
Sercan:
direk bloga koyasım geldi bunu
whistler:
benim için farketmez, eve senin monitörünle dönünce girer sitene okurum

Oyun Tanrısı Kurban İstiyor

5-6 sene öncesinde bir oyunu alıp herhangi bir yerden okumadan en küçük ayrıntısına kadar oynuyordum. Takıldığım yerlerde haftalarca uğraşıyor ve aynı bölümü sıkılmadan bir daha bir daha baştan deniyordum.
3-4 sene öncesinde ise oyunlarda takıldığımda İnternet'ten takıldığım yerleri okuyup geçmeye başladım. Bir yerde takıldığımda artık sabrım uzun uzun araştırıp kendi başıma çözmeye yetmiyordu.
2 sene önceye kadar oyunları direk walkthrough'larından bitirmeye başladım. Walkthrough'nun bir baskısını alıp kucağıma koyuyor, hiç bir bulmacayı kendim çözmeye uğraşmadan sadece oyunun senaryosunu takip ediyordum.
1 sene öncesine kadar oyunları alıp giriş sekanslarını izleyip bir kenara bırakmaya başladım. Raflarımdan biri hiçbirini oynamadığım ama giriş demolarını izlediğim bir oyun çöplüğü oldu.
Dün ise sadece 2 arkadaşımı God of War 2 oynarken izlemekle yetindim. Hatta aklımdan "bu oyun ne güzelmiş, birincisini de ben alıp getireyim bari, onu da oynarlarken izlerim" diye geçirdim.

Yukarıda verilen paragraftan aşağıdaki sonuçlardan hangisini çıkarmak mümkündür?
A) Sercan yaşlanıyor.
B) Sercan tembelleşiyor.
C) Sercan ciddileşiyor.
D) Oyun tanrısı kurban istiyor.
E) Hepsi.

4 Haziran 2007 Pazartesi

Günün Kelimesi

pazarteksi
(isim) Pazartesi sabahı alarmı 10 kere snooze'a alıp, TV'de aptal sabah programlarına dalıp, sallana sallana giyinip, duşta uyuyakalıp, sonra da işe taksi ile yetişmeye kasma durumu. (Örn. Alo Serra... Patrona söyler misin, ben pazarteksideyim geliyorum!)

30 Yaşına Geldin Hala Nelerle Uğraşıyorsun

Tüm hayatımın kötü bir Süngerbob analojisi gibi olduğuna karar kıldım (ya da üst üste Süngerbob izlemekten beynim bulandı). Aslında Süngerbob'un hayatı benim hayatımın analojisi gibi demek isterdim ama onu dünyada tanıyanların sayısı milyonlar beni tanıyanların sayısı ise onlarla ölçüldüğüne göre onun gerçek benim ise bir şaka olduğumu kabul etmek daha doğru. İnanmazsanız çevremdeki kişilere bakıp siz karar verin;

* Beni hep güldüren, her zaman enerjik ve sürekli sarı giyen bir aday adayı.


* Kocaman, saftirik, hafif şehla, açık alanda çıplak dolaşmayı seven bir "en iyi" arkadaş.


* Kendimle yüzleşmem gerekirse; hep huysuz, işleri ters giden, ters, aksi, üstelik kel biri.


* Huysuz ama sevimli, göbekli, ufak tefek, üstelik para konusunda tam Kayserili olan bir "en iyi" arkadaş, üstelik iş ortağı.


* Büyük, kocaman, hatta dev gibi ama bir kız kadar narin ve ince bir "en iyi" arkadaş.


* Hanım hanımcık görünüşünün altında tam bir cadaloz gizli olan, sinirli olduğunda köşe bucak kaçılması gereken bir "eeeen iyi" arkadaş.


* Dünyayı ele geçirme planları yapan, ince hatta ipince, bir "en kötü" arkadaş.


* Hayatımın anlatıcısı, hayatımın her bölümünü izlemiş olan bir "en en iyi" arkadaş.


Bu kadar çok en iyi arkadaşı olan adamın da içtenliğinden şüphe etmek lazım. Peh!

Sercan Diyeti

Havaların ısınması ile beslenme alışkanlığım tepetaklak oldu. Sonuç olarak ya mucizevi bir diyet buldum ya da çok yakında feci bir şekilde öleceğim.

Sabah; 1 kutu Haagen Danz ve 1 kutu Ice Tea.
Sabah-Öğlen arası; 1 kutu Ice Tea.
Öğlen; 1 adet Algida sandöviç dondurma, 2 kutu Ice Tea.
Öğlen-Akşam arası; 1 adet Algida sandöviç dondurma.
Akşam; 1 kutu Haagen Danz ve 1 kutu Ice Tea.

Evet evet galiba öleceğim...

3 Haziran 2007 Pazar

Pandora'nın Kutusu Açıldı

22 inch'lik Phillips 220WS8 almamla birlikte Pandora'nın da kutusu açılmış oldu. Masamdaki 21 inch'lik CRT ekran gidince acayip bir yer açıldı. Ama ekranı raf olarak da kullandığım için üzerine dizdiğim dvd'ler boşa çıktılar. Ayrıca ekranın arkasında kalan dolaba yığdığım kitaplar devrilme aşamasında CRT'ye yaslanmışlardı ki şimdi orası da aşağı yıkılmış oldu. İçimde kötü bir his bunun bir domino etkisinin ilk taşı olduğunu söylüyor. Bunun ardından kablosuz klavye, mouse ve modem gelecektir. Sonra kitap raflarını çoğaltmak amacı ile odanın bir duvarının boydan boya kitaplığa dönüşmesi, bilgisayar masasının değişmesi, orada da duramayacağımı bildiğim için yeni mobilyalar, bilgisayar sandalyesi ve en son olarak bilgisayarın da toptan atılıp yeni kasa alınması ile bu domino gösterisi son bulacaktır.

Ekranımı değiştirerek başıma açtığım dertlere bak. Neyse 1680x1050 çözünürlük buna değiyor mu? Değiyor.

22 inch alacakların acılarını hafifletme adına tecrübelerim;
* Piyasada 22 inch 3 ekran var; Viewsonic, Samsung ve Phillips.
* Fiyat sıralaması şöyle; Samsung > Phillips > Viewsonic
* Teknik üstünlük sıralaması şöyle; Samsung > Phillips > Viewsonic (ama farklar çok az)
* Servis ve garanti sıralaması şöyle; Phillips > Samsung > Viewsonic
* Piyasada bulunabilme sıralaması şöyle; Viewsonic > Phillips > Samsung
* Sonuç; bulabilirseniz ve paranız varsa Samsung alın kurtulun. Benim gibi ortalama bi' insansanız Phillips nefis. Viewsonic ise hesaplı ve performansı kötü değil.

Günün Kelimesi

şiddetle beklemek
(fiil) Eğer süreç sonunda beklenen şey gerçekleşmeyecekse şiddete başvurulacağını hissettirerek beklemek. (Örn.
- Derginin yeni sayısını şiddetle bekliyoruz Sercan!
- Bülent böyle şeyler söyleme, beni korkutuyorsun...)

2 Haziran 2007 Cumartesi

Depresif Günlerin İlacı; Alışveriş Çılgınlığı

Depresif başlayan bir günün en iyi ilacı tabiki iyi bir arkadaşla akşam yemeği ve alışveriş çılgınlığıdır. Günün kurbanları Phillips 22' ekran, HP DV6000 Pavillion Laptop, 500 parça puzzle (neredeyse 13200 parça puzzle olacaktı) ve DKNY Be Delicious! Geceyi tamamlamak için ise anlamsız filmlerin art arda sıralandığı bir DVD maratonu...

Kuti saklanmaya çalışırken;


Akıl karı olmayan 13200 parçalık puzzle;

Depresif Cumartesi

Sabah yorgun bir şekilde kalkıp (insan hem o kadar uyuyup hem de nasıl yorgun kalkabiliyor) TV'yi ve bilgisayarı açtım. TV'nin sesini kapattım. Bilgisayarda da iTunes açıp, sabah sabah iyi gider diye listeden bir Portishead başlattım. Sonra tekrardan yatağın sıcaklığına geri döndüm. Ancak farkında olmadığım şey iTunes'ün Shuffle seçeneğinin açık olmadığı ve bunun da üzerine TV'nin kumandasını masanın üstünde unutmuş olmamdı. Yerimden kalkamayacak kadar üşengeç hissettiğimden bir saatimi Portishead'in Roseland konserini dinleyerek, TV'de sesi kapalı Kaşif Dora ve Süngerbob izleyerek ve uyuklayarak geçirdim. Beth Gibbons'ın sesi içimdeki tüm hayat enerjisini emdi. Tekrardan kalkmaya karar verdiğimde kelimelerle anlatılamayacak kadar depresiftim.

Bu arada; Ağva planı son anda iptal oldu. Kahve falımdaki herşey sırasıyla gerçek oluyor. Üzülmeli miyim?

1 Haziran 2007 Cuma

Haftasonu Planları ve Gerçekleşme Olasılıkları

* Tam giderayak hayatta işlerin ve sorumlulukların olduğunu hatırla ve Ağva'ya gitmekten vazgeçip haftasonu freelance işlerini bitir, evi derle topla. (MİNİSKÜL)
* Mangal gecesi bir şişe Sheridan'ı tek başına iç. (YÜKSEK)
* Mangal gecesi kendini votkaya ver. (OLASI)
* Sarhoş sarhoş denize girmeye çalış. (DÜŞÜK)
* Gündüz doğa yürüyüşüne çıkmak üzere milleti gaza getir, çıktıktan sonra da yorulup yolda söylen ve şikayet et. (YÜKSEK)
* Geçen sefer Ağva'da başımıza geldiği gibi denizde bir yunus sürüsüne denk gel. (OLASI)
* Tuğsan askerden bir deri bir kemik döndüğü için adamı görünce tanıma. (YÜKSEK)
* Nasılsa denize girmem diye mayo götürme, sonra niye getirmedim diye hayıflan. (YÜKSEK)
* Tavuk dışındaki etlerin çoğunluğunu ye, sonra sucuklara saldır. (YÜKSEK)
* Yolda bol bol korku hikayesi anlatarak Derin'i tırstır. Orman yolunda eli titreyerek araba kullanmasını sağla. (OLASI)
* Serhat Coca-Cola'dan Wii kazandığı için sana bir sürü soru sorsun, bayarak uzaklaş. (OLASI)
* Pazar akşamı eve dönünce poposu tutuşmuş bir şekilde freelance işlerine saldır. (ÇOK YÜKSEK)
* Pazar akşamı eve dönünce "işlerimi yapmam lazım" diye mırıldanarak uykuya dal. (NEREDEYSE KESİN)

Güzel, Şuh Ama Kötü Kadın: Serra

Özlem Pabucu Yarım Çık Dışarıya Oynayalım

Bazen Hayat Arkadan Sinsice Yaklaşıp Enseye Bir Şaplak Patlatır

Deminden beridir bu video'yu izleyip kıkırdıyorum. Oysaki çok saçma bişi, artı mesela yere düşen insanları falan gördüğümde hayatta gülemem, bilakis üzülürüm.
- Evelyn!
- Hııı?
- (Şloak)
- Aah!

Yeni Başladım


Greg Palast'ın Armed Madhouse isimli kitabına başladım. Neyseki Michael Moore'un "George Bush'a karşıyım" söyleminden öteye birşeyler anlatabiliyor. Ancak şimdi anlayamadığım şöyle birşey var; İşgalden önce Suudi Opec'çiler petrol fiyatını düşürmemeye uğraşıyordu ama petrol rezervlerinin sınırlı miktarı ellerindeydi. Neocon'cular da petrol fiyatını salınmaya bırakmaya çalışıyordu, Saddam da onların yanındaydı ve dünya petrol rezervinin büyük bir kısmı da kontrolü altındaydı. Peki bu bağlamda işgalden önce bile petrol fiyatını dünyada niye Opec belirliyordu. Neyse ben bu kitabı Ağva'ya götürüp biraz daha ilerlemeye çalışayım.