15 Temmuz 2007 Pazar

3 Kişi

İşte size gerçekten hastalıklı bir teori; Hepimiz hayatta aslında 3 kişiye aşık oluyoruz.

Bunlardan ilki bizi koşulsuz seven. Öyleki o bizim için sanki kendi duyguları olmayan, ne kadar incitirsek incitelim geri dönünce hep affedileceğimiz, sevgisini kazanmak için uğraşmamız gerekmeyen kişi. Onu cebimizde tutarak aldatmak, incitmek ve hayatta ilerlemek için güç alıyoruz.

Bunlardan ikincisi asla layık olamadığımız. Öyleki bizimle bir bağı varmış gibi görünmesine rağmen bir türlü bir parçamız olamıyor. Hep sevgisine, saygısına layık olmak için uğraşıyoruz, o ise sürekli başka arayışlar içinde bize acı çektiriyor. Ne yaparsak yapalım ona bir türlü kendimizi beğendiremiyoruz, yaranamıyoruz. Tüm bunlara rağmen de ondan bir türlü kopamıyoruz, sırtımızı dönemiyoruz.

Bunlardan üçüncüsü en optimum çözüm olan. İlkini yiyip bitirdikten ya da ikincisinin elinde acı ile şekillendikten (ya da ikisi birden) sonra kafamızdaki aşığın gerçekte varolmadığını anladığımız an, ona en yakın olanı ya da yaşamak istediğimiz hayata en uygun olan kişiyi aradığımızda bulduğumuz kişi. Eğer ona kafamızda değer veremezsek mutsuz bir hayat geçiriyoruz, eğer ona hataları sevapları ile alışırsak ve seversek biraz da olsa huzuru buluyoruz.

Ama işte anahtar nokta; eğer dikkat ettiyseniz ilk tanımlanan 2 kişiden birinin yerini anneniz diğerinin yerini de babanız dolduruyor (hangisinin hangisi olduğu değişebilir).

Eğer bu yerleri başarı ile doldururlarsa siz hayatta üçüncü yeri doldurmak için birini arıyorsunuz. Yok eğer dolduramamışlarsa belki de işte o zaman tüm tanımlar birbirine giriyor, arayışlar garipleşiyor.

2 yorum:

ahmet dedi ki...

hiç de saçma değil bence

ahmet dedi ki...

yorum yapmaya yeni baslama hevesimden olsa gerek sürekli yapasim geliyor ; bu yaziyi 31 temmuz gecesi Adana'ya varir varmaz aileme tek nefeste anlatacagim. sanirim istedigim arabayi ertesi gün alabiliyorum :P