24 Temmuz 2007 Salı

Hiçbirşey Olmuyor

Hiçbirşey olmuyor. Sanırsam hayatımın en sıkıcı haftasına girdim. Oysa ki haftasonu çok güzel geçmişti. 2 gündür yarı gönüllü ofis işlerini yapıp, sonra da eve gidip sıcaktan bayılıyorum. Ayrıca içimde çıkacağım tatile dair tüm heyecan da bir anda kayboldu. Bu gidişle İstanbul'da kalıp 3 hafta evden çıkmadan yatacağım. Böyle sıkıcı ve bunalımlı anlarda en güzeli kendini internetten yoğun filozofik tartışmaların içine atıp kendini daha bir böcek gibi hissetmek. Mesela;

* Tanrı var mı?
Aslında bu sorunun yanıtını merak etmemizin en büyük nedeni Tanrı'nın gerçekten var olup olmadığını bilmek değil. Diyelim ki Tanrı'nın var olmadığını öğrendik, bu şekilde birden bire tüm ahlaki değerlerimizi terkedip kendi kendimizi engellediğimiz herşeyi yapmaya başlar mıydık. Ya da diyelim ki var olduğunu öğrendik, şu an yapamadığımız doğru ahlaki seçimleri o zaman yapabilir hale mi gelirdi? Buradaki esas soru "X'i yapacak güçte ve motivasyonda bir varlık var mı"? Yani kötü birşey yaptığımda beni cezalandıracak güçte ve motivasyonda bir varlık var mı? İşin komik tarafı Tanrı'nın varlığını bilmemiz de bu soruyu yanıtlamıyor. Diyelim ki Tanrı'nın var olduğunu biliyorsunuz, bu Tanrı'nın sizi yaptıklarınızdan dolayı cezalandıracak motivasyonda olduğunu ispatlamıyor. Ya da Tanrı'nın var olmadığını bilseniz bile yaptıklarınızı cezalandıracak bir başka varlığın olmadığını nasıl bileceksiniz.

* Hayatın amacı ne?
Bu kadar büyük (ya da geniş) bir soruyu daha basitleştirelim. Sabahları neden yatağımdan kalkmalıyım? Buna 3 cevap bulabiliyorum;

1) Mutluluk: Eğer şu an yaşamınızda mutsuzsanız, birkaç saat, gün, ay ya da sene bekleyip mutlu olabileceğinize dair umut sizi genellikle yataktan kaldıran şey olabilir. Ancak burada şöyle bir sorun var. Mutlu olduğunuzu nasıl anlıyorsunuz? Çünkü o an mutlu olduğunuzu düşünüyorsunuz değil mi? Yani mutlu olduğunuzu düşünmeniz aslında mutluluğun bir göstergesi ya da belki tam kendisi. Dolayısı ile hayatınızı belki de mutlu olmaya çalışmaktansa zaten mutlu olduğunuzu düşünmeye çalışmakla geçirmelisiniz.

Ama mutluluka ilgili esas sorun şu ki; mutluluk genelde bir başarı indikatörüdür. Yani bir amaca ulaştığınızda hissettiğiniz duygu. Ama amacı mutluluk olarak belirlediğimizde bir kısır döngüye giriyoruz. Eğer hayatınızın bir anında olabileceğiniz en mutlu duruma bir rakam verseydiniz buna 3, 5, 25, 3 milyon vs diyebilir miydiniz. 3 milyon ünite mutluluğa ulaştığınızda hala yukarıya çıkabiliyorsunuz ve 4 milyon ünite mutluluk elinizdekinden hala daha çok. Yani eğer elindeki ile yetinmek evrimsel bir imkansızlıksa ne yapacağız?

2) Bilgi: Eğer düşünürseniz hayatınızda, çevrenizde, dünyada, evrende, kafanızın içinde ve başkalarının kafasının içinde neler olup bittiğine dair en ufak bir fikriniz olmadığını anlarsınız. Birşeyleri sürekli araştırmak, bilmek ve öğrenmek ara ara neler olup bittiğine dair birşeyler anladığınız geçici yanılsamasını yaratarak sizi kısa sürelerde mutlu edebilir - ki bu da bizi ilk maddeye gönderiyor.

3) Kendini birşeye adama: Annem kendini bana adamıştı ve mutlu görünüyordu, kendini uzaydan gelen sesleri dinlemeye adayanlar var, inandıkları din için ölenler, tuttukları futbol takımı için vakitlerini verenler, kendini bir aşka adayıp hayatını onun için geçirenler, kendini zevke adayanlar. Kendini birşeye adamak için gerekli motivasyonunun olması mı yoksa olmaması mı zihinsel bir bozukluk sayılabilir? Eğer kendini birşeye adayabiliyorsan birinci adıma, adayamıyorsan da ikinci adıma mı dönüyoruz.

* Hayatımın bir önemi var mı?
Bu soruyu sorarken bile hiçkimsenin hayatının 0 (sıfır) değerde olamayacağını zaten kabul ediyoruz. Keza zaten doğduğunuz anda bazı kaynakları kullanmış oluyorsunuz. Sanırsam asıl soru; hayatım yaşamaya değer mi? Bu soruyu cevaplamak da çok zor. Genetik kodunuzun 8.8 trilyonda bir olduğunu, yaşadığınız yaşamı oluşturan etkenlerin ise sayılamaz derecede çok olduğunu düşünürseniz hayatın ne kadar kaotik olduğunu ve esas sorunun bu olmadığını anlarsınız. Sanırsam asıl asıl soru; yaptıklarımın ne kadar önemi var - ki bu bizi hayatın amacına - ki bu da bizi bir önceki soruya götürüyor.


Sanırsam sıkıntıdan sıyırıyorum. Acilen bir uğraş bulmam gerekli.

Hiç yorum yok: