25 Temmuz 2007 Çarşamba

Neil Gaiman'dan Aşk

Sandman'den müthiş bir sekans. Seasons of Mists'te Desire ve Rose karşılaşırlar (bence gerçekte olması gerektiği gibi küfürlü bir çeviri);

Rose: Bana zarar mı vereceksin? Öldürecek misin? Ağzıma mı sıçacaksın?

Desire: Genelde yaptığımdan daha çok değil; hayır; belki biraz. Ama Aşk ile.

Rose: Sen hiç aşık oldun mu?

Desire: Öyle de diyebilirsin.

Rose: Ne kadar boktan değil mi?

Desire: Ne gibi?

Rose: Seni savunmasız bırakıyor. Göğsünü ve kalbini açıyor ve birinin içine girip ağzına sıçmasına izin veriyor. Oysa sen duvarlar inşa etmişsin. Seneler boyunca hiçbirşey seni incitmesin diye zırh yapmışsın kendine, ama sonra salağın teki - ki diğer salaklardan hiçbir farkı yok - boktan hayatına giriyor...ona kendinden bir parça veriyorsun. Aslında onun bunu istediği falan da yok. Bir gün seni öpmek ya da sana gülümsek gibi saçma birşey yapıyor ve ondan sonra hayatın artık senin olmaktan çıkıyor. Aşk rehine alır. İçine girer. İçten içe seni yer ve karanlıkta ağlarken bok gibi bırakır, öyle ki "belki de arkadaş kalmalıyız" gibi basit bir cümle bile kalbine ilerleyen bir cam kırığı haline gelir. Canın acır. Üstelik sadece hayal gücünde değil. Sadece zihninde değil. Ruhunda, vücudunda, içine girip herşeyini parçalayan bir acı. Hiçbirşey bunu yapabilmeye muktedir olmamalı. Özellikle de Aşk.

Hiç yorum yok: